Translation of "Civiltà" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Civiltà" in a sentence and their turkish translations:

Spesso, quando cerchi la civiltà,

Ve genelde, medeniyeti bulmaya çalışırken,

è la virtù della civiltà,

nezaketin getirdiği erdem.

Sì, è una strada! Significa civiltà.

Evet, bir yol! Bu medeniyet demek.

Linguaggio di civiltà, esattamente quando vogliono

belirli görüşlerle konuşmak için

O mera civiltà? Che cosa prevede?

Ne gerektirir?

L'amore è il miracolo della civiltà.

Aşk medeniyetin mucizesidir.

- La civiltà ora è minacciata dalla guerra nucleare.
- La civiltà adesso è minacciata dalla guerra nucleare.

Medeniyet nükleer savaş tarafından tehdit edilmektedir.

Quella civiltà potrebbe programmare sonde auto-replicanti

Bu medeniyet kendini kopyalayan uzay araçları programlayarak

Il progresso della civiltà è molto rapido.

Uygarlığın ilerlemesi çok hızlıdır.

L'immaginazione è la radice di ogni civiltà.

Hayal gücü, tüm uygarlığın köküdür.

Abbiamo scoperto dei resti di un'antica civiltà.

Eski bir uygarlıkla ilgili kalıntılar bulduk.

La questione riguardo la civiltà, ora come allora,

Medeni konuşmayla ilgili o dönemde ve şu anda olan şudur ki

Mi piace, pertanto, chiamare quella virtù "mera civiltà".

Bu erdeme "saf nezaket" demeyi seviyorum.

La civiltà occidentale è emersa da pochi secondi.

Batı medenıyeti ise yalnızca birkaç saniye yaşamış olurdu.

Per lo sviluppo di una civiltà davvero avanzata.

gerçekten ileri bir medeniyetin gelişimi için ortaya engel koyuyor.

Consideriamo brevemente la storia della civiltà umana sulla Terra.

Dünya'daki insan uygarlığının hikâyesini kısaca düşünün.

È questo il bello e fragile dramma della civiltà.

Bu güzel, kırılgan uygarlık draması.

E ci dirigiamo verso est per trovare la civiltà.

Medeniyeti bulmak için doğuya doğru gidiyoruz.

È intrinseco in tutte le culture e le civiltà.

Tüm kültürlerin ve medeniyetlerin doğasında var.

Le civiltà extraterrestri sarebbero potute nascere nei mesi estivi.

Dünya dışı medeniyetlerin yaz aylarında başlamış olması gerekirdi.

Lo sviluppo della civiltà tecnologica è la terza barriera.

Teknolojik medeniyetin gelişimi üçüncü engel.

La civiltà ha prosperato in una zona di Riccioli d'Oro,

Medeniyet bir Goldilocks bölgesinde gelişti:

E uno dei maggiori rischi che affrontiamo in quanto civiltà.

karşı karşıya olduğumuz en büyük risklerden biri olduğu konusunda uyardı.

Quale percorso è il più sicuro per trovare la civiltà?

Medeniyeti bulmak için en güvenli güzergâh hangisi?

Torniamo indietro per scoprire altri modi per trovare la civiltà?

Geri dönüp medeniyeti farklı yollardan bulmaya çalışalım mı?

Mi serve ancora il tuo aiuto per trovare la civiltà.

Medeniyeti bulmak için hâlâ yardımınız gerekiyor.

L'unico problema era che avevo scritto quel libro sulla civiltà

Tek sorun şuydu ki nezaket hakkındaki bu kitabı yazmıştım

Quale pensi che sia la scorciatoia verso la civiltà che speravamo?

Sizce hangisi umduğumuz medeniyete çıkan kestirme?

E ciò che lo rese possibile fu la virtù della civiltà.

Bunu mümkün kılan, nezaket erdemiydi.

Da dove siamo stati lanciati so che la civiltà è verso est,

Bırakıldığımız yere göre medeniyetin doğuda olduğunu biliyorum.

E se mentre cerchi la civiltà trovi un fiume, non lo abbandonare.

Ve eğer medeniyeti arıyorsanız bir nehir bulduğunuzda, takip edin.

Se si parlerà di civiltà come un modo per evitare una discussione,

Eğer tartışmadan kaçınmanın bir yolu olarak nezaketten bahsediyorsanız,

Da dove siamo stati lanciati, so che la civiltà si trova a est,

Bırakıldığımız yere göre medeniyetin doğuda olduğunu biliyorum

- Il Medio Oriente è la culla della civiltà.
- Il Medio Oriente è la culla della civilizzazione.

Orta Doğu, uygarlığın beşiğidir.