Examples of using "Wenigstens" in a sentence and their turkish translations:
Hiç olmazsa uyudun.
En azından dene.
En azından bana cevap ver.
En azından "teşekkür ederim" diyebilirsin.
En azından özür dilemelisin.
En azından biz hâlâ tek parçayız.
En azından o konuda konuşalım.
En azından onun çağrılarına cevap verebilirsin.
En azından dikkatli olmaya çalış.
Tom en azından özür dileyebilir.
Hiç olmazsa teşekkür ederim diyebilirsin.
Hiç olmazsa zamanında gelmeye çalış.
En azından yalnız değildim.
En azından bana bir şans ver.
En azından deneyebilir misin?
En azından sıkıcı değildi.
Hiç olmazsa "teşekkür ederim" diyebilirsin.
En azından özür dileyebilirdi.
En azından deneyebiliriz.
En azından özür diledi.
En azından eğlendik.
Hiç olmazsa üzgün olduğunu söyle.
En azından onunla konuşayım.
En azından bir saate daha ihtiyacımız var.
En azından o boş yere ölmedi.
Herkes en az bir yakın arkadaşa ihtiyaç duyar.
Hiç değilse evin yolunu bulabilecek.
Güve, hiç değilse amacını gerçekleştirdi.
Kestaneler en azından on beş dakika kaynamalı.
Hiç olmazsa yatacak bir yerim var.
En azından bir dakika onun hakkında düşünebilir miyiz?
En azından özür diledi!
Ayda en az bir kitap okurum.
- Tom en az 1 hafta boyunca uzaklarda olacak.
- Tom en az bir hafta olmayacak.
Yalnızca on dakika daha bekleyemez misin?
En azından üç saat yemek yeme.
Ne biliyorsun? En azından o konuda düşünmen gerekir.
Her şeyden şüpheleneceksen, en azından şüphenden şüphelen.
Tom, en az on saniye sessiz kalmaz mısın?
En azından burada olmayı istiyormuş gibi davranabilir misin?
O yer en az bir kez ziyaret etmeye değer.
En azından denemeliyim.
Günde en az birkaç sayfa okumaya çalışıyorum.
Doktoru, Tom'a haftanın en az üç gününde alkol içmemesini önerdi.
Fransızca çalışarak bir haftada en az üç saat geçiririm.
Tom, sadece on saniye susar mısın?
Eğer bana yardım edemiyorsan, hiç olmazsa çalışmama izin ver.
Yılda en az bir kere Boston'a gitmeye çalışıyoruz.
Tom şahane bir aşçı sayılmaz ama en azından elinden geleni yapıyor.
Öyle devler falan yok, varsa bile Aşil topukları var.
Napolyon sonunda ordunun geri kalanı kadar kötü durumda olmayan
En azından senin elini sıktı. Bana bakmadı bile.
Oh, bu çocuk akşam yemeği yemeden uyumaya gitti.
Hasta olma sana en azından evde kalmak ve film izlemek için mükemmel bir bahane verir.
Asansör hizmet dışı, bu yüzden merdivenle çıkmamız gerekecek. En azından sadece iki kat var!
Bütün kapıları kilitlemeli, en azından kapatmalısın.
Denediğiniz için teşekkür ederim.
Yer en azından bir kez ziyaret etmeye değer.
Diğer alternatiflerin ihtimalini düşünmek için zerre kadar istekli olmadığına inanamıyorum.
Tom ne kadar meşgul olursa olsun, en az haftada bir kez annesine e-posta yazmayı asla unutmaz.
Kimse senin kabul etmeni istemedi fakat en azından senden farklı görüşlere sahip olan insanlar olduğunu kabul edemez misin?
- Lütfen yola çıkmadan en az bir saat önce işlemler için burada olunuz.
- Lütfen işlemler için yolculuktan en az bir saat önce geliniz.
Ölmeden önce Boston'u en az bir kez daha ziyaret etmek istiyorum.
Bir açıklama daha olma ihtimalini göz önünde bulundurmak için zerre kadar istekli olmadığına inanamıyorum.
Benimle çıkmak isteyeceğinizin pek olası olmadığını biliyorum fakat hâlâ en azından bir kez sormalıyım.
Ebeveynlerime en az her üç ayda bir kez onları ziyaret edeceğime söz verdim.
Siyah olmak gay olmaktan iyidir.Eğer siyah doğarsan en azından bunu annene nasıl anlatacağını düşünmek zorunda olmazsın.