Examples of using "Wege" in a sentence and their turkish translations:
Onlar kendi yollarına gittiler.
Allah'ın hikmetinden sual olunmaz.
Gerçekten ...
Tüm yollar Roma'ya çıkar.
Bütün yollar Elsinore'a çıkar.
Yalnızca güçlü insanların zor yolları vardı.
Tercih etmediğimiz birçok yol vardı.
- Yollar biz yüdükçe oluşur.
- Yollar biz yürürsek meydana gelir.
Onu nasıl yapabilirim?
Yollar üzerinde gidildikçe meydana gelir.
- Tom ve Mary ayrı yollarına gittiler.
- Tom ve Mary yollarını ayırdılar.
fakat bir anda Mehmet Ali Birand ile yollarının kesişmesi
Bu evin sadece iki çıkışı var.
Neyse ki başarıya ulaşmanın bir sürü yolu var.
İlerlememize engel olan şeyler eninde sonunda kaldırıldı.
O şimdi iyileşme yolunda.
Farklı yollarda yürürüz. Hayat bazen böyledir işte.
Ama denemediğiniz yolları merak ediyorsanız
Neyse ki başarıya ulaşmak için birden fazla yol var
Sigal bunu yapmanın üç yolu olduğunu söylüyor:
Bir şeyi yapmak isteyen bir yol bulur. İstemeyen ise mazeret.
Yarı yolda pes etmeyin.
Bazen tesadüf öyle yollar gider ki, oraya niyet ulaşamaz.
Kendime “ne yaptım ben? Nerede yanlış yaptım?” diyordum.
Boston'a hangi yoldan gideceğime karar veremiyorum.
Bir süre sonra, yolda yürümediğimizi fark ettim.
İyileştiğini duyduğuma sevindim.
Tom iyileşiyor.
Açık söylemek gerekirse, bu takımın kazanamayacak olmasının sebebi onları geride tutmanızdır.
İnsan yolunda ilerlemeli, ama yönünü değiştirebilecek kadar da cesaretli olmalı.
Hata yapmadım. Sadece 10.000 çalışmayan yol buldum.
Hayvanları, geceyle başa çıkmak için yeni yöntemler bulmaya itiyor. UYUMAYAN ŞEHİRLER
- O daha iyileşiyor.
- İyileşiyor.
- İlerleme katediyor.
- İlerleme sağlıyor.
Sorunları her zaman önleyemezsin.
Bazen yeni yollara götüren yeni bir arabadır. Ve bazen sadece gitmek gerekir.
Doktorum bana cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyona yakalandığımı söyledi.