Examples of using "Entzündete" in a sentence and their turkish translations:
Işıklar söndüğünde Tom bir mum yaktı.
Kamp ateşini yakan Tom değildi.
John bir kibrit yaktı.
Tom'un gübre yığını o kadar çok ısındı ki o kendiliğinden yaktı.
Benim yorumum grupta bir tartışmayı ateşledi.
Ağız yaram ağrıyor, bu yüzden gerçekten yemek yiyemiyorum.