Translation of "Borgen" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Borgen" in a sentence and their turkish translations:

Könnte ich einen Stift borgen?

Bir kurşun kalem ödünç alabilir miyim?

Können Sie mir etwas Geld borgen?

Bana biraz ödünç para verir misin?

Kannst du mir eine Taschenlampe borgen?

Ödünç alabileceğim bir el fenerin var mı?

Darf ich mir deine Kopfhörer borgen?

Senin kulaklığını ödünç alabilir miyim?

Ich werde dir jedes Buch borgen, das du brauchst.

İhtiyacın olan her kitabı sana ödünç vereceğim.

Ich rate dir, kein Geld von deinen Freunden zu borgen.

Arkadaşlarından borç para almamanı tavsiye ederim.

- Borgen macht Sorgen!
- Sei weder ein Verleiher noch ein Leiher.

Ne borçlu ne de ödünç veren ol!

- Hast du Tom nicht gefragt, ob du dir etwas Geld borgen kannst?
- Haben Sie Tom nicht gefragt, ob Sie sich etwas Geld borgen können?

Biraz para ödünç alıp alamayacağını Tom'a sormadın mı?

Ich musste mir Geld borgen, damit ich das Auto kaufen konnte.

Araba almak için borç almak zorunda kaldım.

Er bat seine Freundin, sich von ihrer Mutter deren Regenschirm zu borgen.

O, kız arkadaşının annesinin şemsiyesini ödünç almasını istedi.

- Darf ich mir deine Kopfhörer leihen?
- Darf ich mir deine Kopfhörer borgen?

Senin kulaklıklarını ödünç alabilir miyim?

- Darf ich mir deinen Kuli borgen?
- Darf ich mir mal deinen Füller ausleihen?

- Ben senin kalemini ödünç alabilir?
- Dolma kalemini ödünç alabilir miyim?

Tom fragte mich, ob ich eine schwarze Krawatte hätte, die er borgen könne.

Tom, ödünç alabileceği bir kravatım olup olmadığını sordu.

- Hast du eine Taschenlampe, die ich mir mal leihen kann?
- Haben Sie eine Taschenlampe, die ich mir borgen könnte?
- Habt ihr eine Taschenlampe, die ich mir ausleihen kann?

Ödünç alabileceğim bir el fenerin var mı?