Examples of using "Ausbreiten" in a sentence and their turkish translations:
bu hastalık asla dünyaya yayılamayacaktı
Bir yangın senin koşabileceğinden daha hızlı yayılır.
Haritayı masanın üzerinde açalım ve onu tartışalım.
Neden, hâlâ bilmiyorum ama Montevideo'da faşist gruplar yayılmıştı.