Translation of "Rennen" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Rennen" in a sentence and their turkish translations:

Pferde rennen.

Atlar koşarlar.

Sie rennen jetzt.

- Onlar şimdi çalıştırıyorlar.
- Onlar şimdi koşuyor.
- Şimdi koşuyorlar.
- Onlar şimdi işletiyorlar.

Wir müssen rennen.

Koşmalıyız.

Ich muss rennen.

- Kaçmak zorundayım.
- Koşmak zorundayım.

Ich werde rennen.

Koşacağım.

- Tom und ich rennen gemeinsam.
- Tom und ich rennen zusammen.

Tom ve ben birlikte koşuyoruz.

Du willst also rennen?

Kaçmayı seçiyoruz.

Rennen wir zur Bushaltestelle.

Otobüs durağına kadar koşalım.

Ken muss schnell rennen.

Ken hızlı koşmak zorundadır.

Tom begann zu rennen.

Tom koşmaya başladı.

Das Rennen war manipuliert.

Yarışta rüşvet yoluyla hile yapıldı.

Kannst du schnell rennen?

Hızlı koşabilir misin?

Er begann zu rennen.

O koşmaya başladı.

Hör auf zu rennen!

Koşmayı bırak.

- Er nahm an dem Rennen teil.
- Er nahm am Rennen teil.

O, yarışa katıldı.

Einige rennen schon reflexartig weg

bazıları refleks olarak kaçmaya başladı bile

Langsam beendete er das Rennen.

- Yarışı yavaşça bitirdi.
- Yarışı yavaş yavaş bitirdi.

Viele Jungen rennen im Park.

Parkta bir sürü delikanlı çalışıyor.

Er ist jetzt am Rennen.

O şimdi çalışıyor.

Muss er so schnell rennen?

Onun o kadar hızlı koşması gerekiyor mu?

Er fing an zu rennen.

O koşmaya başladı.

Tom hat viele Rennen gewonnen.

Tom birçok yarış kazandı.

Tom ist aus dem Rennen.

Tom yarışın dışında.

Tom nahm am Rennen teil.

Tom yarışa katıldı.

Ich habe ihn rennen sehen.

- Onun koştuğunu gördüm.
- Onu koşarken gördüm.

Bitte nicht im Klassenzimmer rennen.

Lütfen sınıfta koşma.

Tom kann sehr schnell rennen.

Tom çok hızlı koşabilir.

Hat Tom das Rennen gewonnen?

Tom yarışı kazandı mı?

Tom fing an zu rennen.

Tom koşmaya başladı.

Tom hörte auf zu rennen.

Tom koşmayı durdurdu.

Erwartungsgemäß gewann Tom das Rennen.

Beklenildiği gibi Tom yarışı kazandı.

England wird das Rennen gewinnen.

İngiltere, yarışı kazanacak.

Er hasst es, zu rennen.

Koşmaktan nefret ediyor.

Sie hasst es, zu rennen.

O koşmaktan nefret ediyor.

Tom gewann beinahe das Rennen.

Tom neredeyse yarışı kazandı.

Das ist kein leichtes Rennen.

Kolay bir yarış değildi.

- Tom gewann das Rennen.
- Tom hat das Rennen gewonnen.
- Tom hat den Wettlauf gewonnen.

Tom yarışı kazandı.

Er liegt beim Rennen in Führung.

O, yarışta liderliğe sahiptir.

- Ich kann laufen.
- Ich kann rennen.

Koşabilirim.

Wirst du am nächsten Rennen teilnehmen?

Bir sonraki yarışa katılacak mısınız?

Ein Pferd kann sehr schnell rennen.

Bir at çok hızlı koşabilir.

- Tom will rennen.
- Tom will laufen.

Tom koşmak istiyor.

Tom wird das Rennen wahrscheinlich gewinnen.

Tom muhtemelen yarışı kazanacak.

Mein Bruder kann sehr schnell rennen.

Kardeşim çok hızlı koşabilir.

Tom war vor dem Rennen nervös.

Tom yarış öncesi gergindi.

Ich kann nicht so schnell rennen.

Ben hızlı koşamam.

Tom hätte das Rennen gewinnen müssen.

Tom yarışı kazanmalıydı.

He, du! Beim Schwimmbecken nicht rennen!

Hey, sen! Havuzun etrafında koşmak yok!

Tom hat drei Rennen nacheinander gewonnen.

Tom üst üste üç yarış kazandı.

Tom wettete 300 $ auf das Rennen.

Tom yarışta 300 dolarlık bahse girdi.

Tom liegt beim Rennen in Führung.

Tom yarışta liderliğe sahip.

Das Rennen entschied sich in letzter Sekunde.

Yarış son dakikaya kadar devam etti.

- Warum laufen wir?
- Warum rennen wir denn?

Niçin koşuyoruz?

Wenn der Alarm ertönt, gehen, nicht rennen!

Alarm çalarsa, yürü, koşma.

Tom hätte das Rennen nicht gewinnen dürfen.

Tom yarışı kazanmamalıydı.

Irgendwann werde ich wie der Wind rennen.

Bir gün rüzgar gibi koşacağım.

Tom sollte dieses Rennen gewinnen, glaube ich.

Tom'un bu yarışı kazanması gerekir, sanırım.

Tom kann viel schneller rennen als ich.

Tom benden çok daha hızlı koşabilir.

Tom wird das Rennen ganz bestimmt verlieren.

Tom kesinlikle yarışı kaybedecek.

Ich kann genauso schnell wie Tom rennen.

Tom'un koşabildiği kadar hızlı koşabilirim.

Tom hat heute alle drei Rennen gewonnen.

Tom bugünkü üç yarışı da kazandı.

- Tom kann schnell rennen.
- Tom kann schnell laufen.

Tom hızlı koşabilir.

- Tony kann schnell laufen.
- Tony kann schnell rennen.

Tony hızlı koşabilir.

Es nahmen nur vier Pferde am Rennen teil.

Sadece dört at yarışta yarıştı.

- Er kann schnell rennen.
- Er kann schnell laufen.

O hızlı koşabilir.

Ich sah den Hund im Park schnell rennen.

Ben köpeği parkta hızla koşarken gördüm.

- Naoko kann schnell rennen.
- Naoko kann schnell laufen.

Naoko hızlı çalışabilir.

Ich richte ein Pferd für das Rennen ab.

Yarış için bir at eğitiyorum.

Ich kann nicht so schnell rennen wie ihr.

- Senin kadar hızlı koşamam.
- Ben senin kadar hızlı koşamam.

Keiner glaubt, dass Tom das Rennen gewinnen wird.

Hiç kimse Tom'un yarışı kazanacağını düşünmüyor.

Ich kann schneller rennen als die drei anderen.

Diğer üçünden daha hızlı koşabilirim.

Ein Hund kann schneller als ein Mensch rennen.

Bir köpek bir insanın koşabildiğinden daha hızlı koşabilir.

Ich kann gar nicht gehen, geschweige denn rennen.

- Koşmayı bırak, yürüyemiyorum bile.
- Koşmak şöyle dursun, yürüyemiyorum bile.

Tom ging als einer der Favoriten ins Rennen.

Tom favorilerden biri olarak yarışa başladı.

Ich kann nicht so schnell rennen wie Tom.

Tom kadar hızlı koşamam.

John ist zu dick, um schnell zu rennen.

John hızlı koşamayacak kadar çok şişman.

Tom kann nicht so schnell rennen wie Mary.

Tom, Mary kadar hızlı koşamaz.

Sie wurde vom Rennen ausgeschlossen wegen zweier Fehlstarts.

O, iki yanlış başlama yüzünden yarıştan diskalifiye edildi.

Stimmt es, dass Tom das Rennen gewonnen hat?

Tom'un yarış kazandığı doğru mu?

Es nahmen nur drei Pferde am Rennen teil.

Yarışta sadece üç at vardı.

- Sieht so aus, als ob Tom das Rennen gewonnen hat.
- Sieht aus, als ob Tom das Rennen gewonnen hat.

Tom yarışı kazanmış gibi görünüyor.

Kann ein zwei Jahre alter Junge so schnell rennen?

İki yaşındaki bir çocuk bu kadar hızlı koşabilir mi?

Jeder der Jungen war begierig, an dem Rennen teilzunehmen.

Erkek çocuklarından her biri yarışa katılmaya istekliydi.

Ist es wahr, dass er das Rennen gewonnen hat?

Onun yarışı kazandığı gerçek mi?

- Fang an zu rennen.
- Fang an zu laufen.
- Fangen Sie an zu laufen.
- Beginnen Sie zu laufen.
- Beginnen Sie zu rennen.

Koşmaya başlayın.

Und auch nicht versuchen, schneller als ein Löwe zu rennen.

Bir aslandan koşarak kurtulmaya çalışmamalıyım

Ein Feuer kann sich schneller ausbreiten, als man rennen kann.

Bir yangın senin koşabileceğinden daha hızlı yayılır.

- Rennen ist ein gutes Training.
- Laufen ist ein gutes Training.

Koşmak iyi bir egzersizdir.

Ich habe mein Bestes versucht, aber das Rennen doch verloren.

Ben elimden geleni yaptım ama yine de yarışı kaybettim.

Wir waren alle überrascht, dass Tom das Rennen gewonnen hatte.

Tom'un yarışı kazanmasına hepimiz şaşırdık.

- Eichkatzen können wirklich schnell laufen.
- Eichhörnchen können wirklich schnell rennen.

- Sincaplar gerçekten hızlı koşabilirler.
- Sincaplar gerçekten hızlı bir şekilde kaçabilirler.

Als ich zur Schule kam, war das Rennen bereits vorbei.

Ben okula vardığımda yarış zaten bitmişti.

Ich habe gerade eben einen Fuchs über die Straße rennen sehen.

Az önce yolda koşan bir tilki gördüm.