Examples of using "Anhören" in a sentence and their turkish translations:
Teybi dinleyelim.
Onu dinlemelisin.
Ben bunu dinlemek zorunda değilim.
Onların yeni plaklarını birlikte dinleyeceğiz.
Önce, her iki tarafı dinlemeliyim.
- Tom, Mozart'la ilgili bir şey dinlemek istedi.
- Tom Mozart tarafından bir şey dinlemek istiyor.
Kulağa garip gelebilir ama bu doğru.
Sen babanın akıllıca öğüdünü dinlemen gerekir.
Böyle yapmalısın... Boşalmış gibi ses çıkmalı.
Uyarı: Şili İspanyolcası herhangi başka yerde garip gelebilir.
Hangi CD'yi dinlemek istersin?
- Mary'nin zırvasını daha fazla dinlemek zorunda kalırsam, deliririm.
- Mary'nin zırvalarını daha fazla dinlemek zorunda kalırsam, deliririm.
- Mary'nin zırvalıklarını daha fazla dinlersem delireceğim.
O kadar Wagner'i dinleyemem. Polonya'yı fethetme dürtüsüne başlıyorum.
Tom Mary'nin problemlerinin tamamını duymak istemiyordu fakat sessizce oturdu ve dinledi.
Bir yerli gibi konuşmama gerek yok, ben sadece akıcı olarak konuşabilmeyi istiyorum.