Translation of "Ihre" in Turkish

0.023 sec.

Examples of using "Ihre" in a sentence and their turkish translations:

ihre Perspektive und ihre Haltung ändern.

biliyorum ki bu onların bakış açısını ve yaklaşımını değiştirecektir.

Ihre neue Frisur bedeckt ihre Ohren.

Onun yeni saç modeli kulaklarını örtüyor.

Ihre Mutter und ihre Schwester waren krank.

Onun annesi ve kız kardeşi hastaydı.

- Sie vergrößerte ihre Leiden.
- Sie übertrieb ihre Leiden.

O acılarını abarttı.

- Ich kenne ihre Adresse.
- Ich weiß ihre Adresse.

- Onu adresini biliyorum.
- Kendisinin adresini biliyorum.

- Ihre Muskeln sind steif.
- Ihre Muskeln sind hart.

Onların kasları sert.

Sie opferte ihre Gesundheit für ihre Arbeit auf.

Sağlığı pahasına çalıştı.

- Kennen Sie Ihre Größe?
- Kennen Sie Ihre Konfektionsgröße?

Beden ölçünüzü biliyor musunuz?

- Maria liebt ihre Arbeit.
- Maria mag ihre Arbeit.

Mary işini seviyor.

Für ihre Bürgerrechte.

sivil hakları için savaşıyorlardı .

Ihre Zimmernummer, bitte?

Sizin oda numaranız, lütfen?

Ihre Majestät wartet.

Majesteleri bekliyor.

Ihre Augen lachen.

Onun gözleri gülüyor.

Arbeitet Ihre Frau?

Karınız çalışıyor mu?

Sind das Ihre?

Bunlar sizin mi?

Ihre Kreditkarte, bitte.

Kredi kartınız lütfen.

Ihre Nase blutet.

Onun burnu kanıyor.

Ihre Augen leuchteten.

- Onun gözleri parlıyordu.
- Onun gözleri parladı.

- Sie senkte ihre Ansprüche.
- Sie schraubte ihre Erwartungen herunter.

O standartlarını düşürdü.

Ihre Art ihre Kinder zu erziehen ist extrem ungewöhnlich.

Çocuklarını yetiştirme tarzları oldukça farklı.

- Wir haben ihre Entscheidung begrüßt.
- Wir begrüßten ihre Entscheidung.

Biz onların kararını hoş karşıladık.

Manchmal lässt sie ihre kleine Schwester ihre Referate schreiben.

O bazen kız kardeşine dönem ödevlerini yazdırır.

- Sie heiratete ihre Schulliebe.
- Sie hat ihre Schulliebe geheiratet.

Lisedeki sevgilisiyle evlendi.

Ihre Handtasche hat die gleiche Farbe wie ihre Schuhe.

Onun çantası ayakkabılarıyla aynı renktedir.

Sie verlor ihr Geld, ihre Familie und ihre Freunde.

- O, parasını, ailesini ve arkadaşlarını kaybetti.
- Parasını, ailesini ve arkadaşlarını kaybetti.

Kinder ahmen eher ihre Freunde als ihre Eltern nach.

Çocuklar anne ve babalarından çok arkadaşlarını taklit ederler.

- Ihre Antwort war nicht richtig.
- Ihre Antwort war falsch.

Onun cevabı doğru değildi.

- Sie essen gerade ihre Äpfel.
- Sie fressen gerade ihre Äpfel.
- Sie verzehren gerade ihre Äpfel.

Elmalarını yiyorlar.

- Der Arzt behandelte ihre Verletzung.
- Die Ärztin behandelte ihre Verletzung.

Doktor onu yarasını tedavi etti.

Die Gegend ist berühmt für ihre Landschaft und ihre Tierwelt.

Bölge, manzarası ve yaban hayatı ile ünlüdür.

- Sie schloss langsam ihre Augen.
- Langsam schloss sie ihre Augen.

Yavaşça gözlerini kapadı.

- Sie machte ihre Mutter glücklich.
- Sie machte ihre Mutter froh.

O, annesini mutlu etti.

- Das war ihre erste Arbeit.
- Dies war Ihre erste Arbeit.

O onun ilk işiydi.

- Ich korrigiere ihre Übungen nicht.
- Ich verbessere ihre Übungsaufgaben nicht.

Ben onların egzersizlerini düzeltmem.

- Setzen Sie Ihre Brille ab.
- Nehmen Sie ihre Brille ab.

Gözlüğünü çıkar.

- Diebe teilten ihre Beute auf.
- Die Diebe teilten ihre Beute.

- Hırsızlar ganimeti paylaştılar.
- Hırsızlar ganimeti aralarında paylaştılar.
- Hırsızlar, ganimeti paylaştılar.

- Hast du ihre Telefonnummer gekriegt?
- Hast du ihre Telefonnummer bekommen?

Telefon numarasını aldın mı?

- Ich bin ihre Ausreden leid.
- Ich habe ihre Ausreden satt.

Onun mazeretlerinden bıktım.

- Danke für Ihre Geduld.
- Ich danke Ihnen für Ihre Nachsicht.

Sabrınız için teşekkür ederim.

- Ihre Augen leuchteten vor Freude.
- Ihre Augen strahlten vor Glück.

Gözleri mutluluktan parlıyordu.

- Die Lehrerin beaufsichtigt ihre Schüler.
- Die Dozentin beaufsichtigt ihre Studenten.

Öğretmen öğrencilerini denetliyor.

- Ihre Freunde sehen auf zu ihr.
- Ihre Freunde achten sie.

Arkadaşları ona saygı duyar.

- Bitte öffnen Sie Ihre Tasche.
- Öffnen Sie bitte Ihre Tasche.

- Lütfen çantanı aç.
- Lütfen çantanızı açın.

- Dieser Fakt beweist ihre Unschuld.
- Diese Tatsache beweist ihre Unschuld.

Bu gerçek onun masumiyetini kanıtlıyor.

Zahlten ihre Kredite zurück

borçlarını ödediler,

Ja, all ihre Werkzeuge.

Evet, bakın, tüm aletler burada.

Werden Ihre Wünsche berücksichtigt?

İsteklerinize saygı duyuluyor mu?

Und überwachten ihre Hirntätigkeit.

ve bu esnada beyin aktivitesini görüntüleyeceğiz.

Sie benutzte ihre Sprache.

O sözlerini kullandı.

ihre eigenen Treibhausgase reduzieren,

kendi sera gazlarını azaltmaları,

Zoom stiehlt Ihre Informationen

Zoom sizin bilgilerinizi çalıyor

Treffen Sie Ihre Vorsichtsmaßnahme

Önleminizi alın

Danke für Ihre Empfehlung.

Tavsiye için teşekkürler.

Ihr seid ihre Töchter.

Siz onun kızlarısınız.

Grüßen Sie Ihre Frau!

Lütfen karına selam söyle.

Nora achtet ihre Mutter.

Nara annesine saygı gösteriyor.

Sie stopfte ihre Socken.

Çoraplarını yamadı.

Ihre Freundlichkeit wurde missverstanden.

Onun kibarlığı yanlış anlaşıldı.

Ihre Wangen waren rot.

Onun yanakları kırmızıydı.

Niemand bemerkte ihre Abwesenheit.

Hiç kimse onun yokluğunu fark etmedi.

Mathematik ist ihre Schwachstelle.

Matematik onun zayıf noktasıdır.

Wir sind ihre Söhne.

Biz onun oğullarıyız.

Sie kennt ihre Grenzen.

O, kendi sınırlarını bilir.

Wie ist Ihre Arbeit?

İşiniz nasıl?

Ihre Lippen trafen sich.

Dudakları dokundu.

Ihre Blicke trafen sich.

Gözleri bir araya geldi.

Ihre Träume wurden wahr.

Onun hayalleri gerçekleşti.

Ihre Tochter ist Krankenschwester.

Onların kızı hemşire.

Ich mag ihre Bilder.

Ben onların resimlerini seviyorum.

Sie erfüllten ihre Mission.

Onlar misyonlarını tamamladılar.

Sie raubten ihre Geldbörse.

Onun cüzdanını çaldılar.

Ihre Schönheit war unbeschreiblich.

Onun güzelliği açıklama ötesinde idi.

Ihre Beine sind lang.

Onun bacakları uzundur.

Sie änderte ihre Pläne.

O, planlarını değiştirdi.

Sie senkte ihre Stimme.

O sesini alçalttı.

Mary zeigte ihre Brüste.

Mary memelerini gösterdi.

Ihre Haut war warm.

Onun teni sıcaktı.

Was ist Ihre Diagnose?

Sizin tanınız nedir?

Ihre Augen sind blau.

Onun gözleri mavidir.

Ihre Muttersprache ist Französisch.

Fransızca ana dilidir.

Wie lauten Ihre Maße?

- Senin ölçülerin neler?
- Ölçüleriniz nedir?

Ihre Eltern hassen mich.

Onun anne-babası benden nefret ediyor.

Er hasst ihre Eltern.

Ebeveynlerinden nefret eder.

Maria schlägt ihre Tochter.

Mary kızını dövüyor.

Maria verziert ihre Töpferwaren.

Mary çanak çömleğini dekore ediyor.

Singen ist ihre Stärke.

Şarkı söyleme onun güçlü noktasıdır.

Betty tötete ihre Mutter.

Betty, kendi annesini öldürdü.

Sie ist ihre Tochter.

O, onun kızı.

Das ist ihre Handtasche.

Bu onun el çantası.

Sie belog ihre Eltern.

O anne ve babasına yalan söyledi.

Sie liebt ihre Kinder.

O, çocuklarını sever.

Julia küsst ihre Tochter.

Julia kızını öper.

Ihre Mutter ist Amerikanerin.

Annesi Amerikalıdır.