Examples of using "Seiten" in a sentence and their turkish translations:
Bu kitap iki sayfa eksiktir.
Bu kitaptan üç sayfa eksik.
bu konunun 2 yanı var
Kitap çok fazla sayfa sayısına sahipti.
100 sayfa yazdırmak zorundayım.
Bir altıgenin altı yanı var.
Bir karenin dört kenarı vardır.
Sarı sayfalara bir göz at.
O kitabın bir sürü sayfası var.
Her hikayenin iki tarafı vardır.
Üç sayfa koparıldı.
- Her nehirde iki taraf vardır.
- Her nehrin iki yakası vardır.
Kitabın bazı sayfalarında baskı hatası var.
Kitabın iki sayfası birbirine yapışmış.
Aslanlar Tom'u her tarafından çevirdi.
Bir kare dört eşit kenara sahiptir.
Kitabın bazı sayfalarında baskı hatası var.
Bir karenin dört köşesi ve dört kenarı vardır.
Önce, her iki tarafı dinlemeliyim.
Hükümet her yönden eleştiriliyor.
Bu kitabın iki sayfası eksik.
Bu kitapta üç yüz sayfa var.
Her iki tarafta da milyonlarca asker ölüyordu.
Her iki tarafta da binlercesi yaralanmıştı.
Bu makine dakikada 60 sayfa basabilir.
Caddenin her iki tarafında mağazalar var.
Sarı sayfalarda reklam yapar mısın?
- Kitabın başından birkaç sayfayı atladım.
- Kitabın ilk birkaç sayfasını atladım.
Birisi bu kitaptan iki sayfa yırttı.
Bu kitabın, çizimler hariç 252 sayfası vardır.
Nehrin iki tarafında ağaçlar var.
- Uyuyakalmadan evvel sadece birkaç sayfa okumuştum.
- Sadece birkaç sayfa okuduktan sonra uyuyakalmışım.
iki taraf da kanlı çıkmaza kapanıyor siper savaşı.
Biz o konuda her iki tarafa adaletli davranmalıyız.
Sayfa sayısı 500'den fazla olan kitaplardan hoşlanmıyorum.
Tom bir kullanılmış araba satıcısı bulmak için sarı sayfalara baktı.
Bir paralelkenarın zıt yönleri paraleldir.
Günde en az birkaç sayfa okumaya çalışıyorum.
Tom, Mary'nin günlüğünü buldu ve son üç sayfasını okudu.
Tom caddenin her iki tarafına da park edebilirsiniz diyor.
Yapman gereken tek şey bu iki sayfayı okumak.
Üçgenler bir Tanrı olsaydı, onun üç tarafı olurdu.
Yaşam ve ölüm aynı madalyonun iki yüzüdür.
Bir gözlemeyi ne kadar düz yaparsanız yapın, onun her zaman iki yüzü vardır.
Her iki taraf ertesi günü savaş.
Japonya her tarafından okyanus ile çevrili bir ülkedir.
- Birkaç sayfa İngilizce çevirmek iki saatten fazla zamanımı aldı.
- Birkaç sayfa ingilizceyi çevirmek iki saatten daha fazla zamanımı aldı.
Tom caddeyi geçmeden önce her iki tarafa da baktı.
Ekonomi ve kalite karşıt değildir, aynı madalyonun iki yüzüdür.
Toplantı her iki tarafta anlaşma umudu olmadığı için iptal edildi.
Her iki partinin ne söylemek zorunda olduğunu işitmedikçe gerçeği öğrenemezsin.
Kazazedelerin tahminleri çılgınca değişir, ancak açıktır her iki taraf da felaket kayıplarına uğradı.
Bir kitap ince, diğeri ise kalın. Kalın olanının yaklaşık 200 sayfası var.
Tom, Mary'nin günlüğünü buldu ama sadece son üç sayfası kalmıştı.
- At çok zayıftı, böğrüne dokununca kemikleri elime geliyordu.
- At öyle zayıftı ki böğrünü elleyince kemiklerini hissedebiliyordum.
Eski bir kitabın sayfalarını çevirirken ki çıkan kokuyu seviyorum.