Translation of "Principal" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Principal" in a sentence and their turkish translations:

Celui du personnage principal.

Ana karakterin dünyası.

Passons au point principal

Asıl önemli noktaya gelelim

C'est ton principal problème.

O, senin önemli sorunundur.

Le robinet principal est fermé.

Ana vana kapalı.

Qui est leur professeur principal ?

Onların sınıf öğretmeni kimdir?

Il doit être le principal.

O, müdür olmalı.

Ceci est notre objectif principal.

- Bu bizim ana hedefimizdir.
- Bu bizim ana hedefimiz.

L'orateur s'éloigna du sujet principal.

Konuşmacı konudan uzaklaştı.

Tom est le personnage principal.

- Tom baş karakterdir.
- Tom ana karakterdir.

Qui a le rôle principal ?

Ana rolü kim aldı?

Le principal facteur du réchauffement climatique.

küresel ısınmanın bir numaralı sebebini, ele alalım.

C'était déjà dans notre sujet principal

zaten asıl konumuzda buydu

Dan est devenu le principal suspect.

Dan baş şüpheli haline geldi.

M. Jackson est notre professeur principal.

Bay Jackson bizim esas dersane öğretmenimiz.

Notre principal problème reste sans solution.

Bizim esas sorunumuz çözümsüz kalır.

Tom est le principal du lycée.

Tom bir lise müdürüdür.

Présente le bulletin principal depuis des années

yıllardır ana haber bülteni sunup

Notre objectif principal dans cette vidéo était

Bu videodaki asıl amacımız şuydu

Le personnage principal est une jeune personne.

Ana karakter genç bir karakterdir.

- Le kébab est l'aliment principal dans plusieurs restaurants turcs.
- Le grec est l'aliment principal dans plusieurs restaurants turcs.

Çeşitli Türk restoranlarında, şiş kebap ana yemektir.

Nazlı Tolga, qui a présenté le bulletin principal

ana haber bülteni sunan Nazlı Tolga'nın

M. Hunt est le principal de notre école.

Bay Hunt okulumuzun müdürü.

Il a expliqué l'objectif principal de ce plan.

O, planın temel amacını açıkladı.

Le principal de notre école est un Américain.

Okulumuzun müdürü bir Amerikalı.

Le professeur principal utilise des méthodes peu orthodoxes.

Baş öğretmen alışılmışın dışında yöntemler kullanır.

Donc selon nous, le problème principal pour beaucoup d'apprenants,

Bu nedenle, biz inanıyoruz ki, pek çok insanın asıl meselesi

Le principal problème de la cafétéria est la qualité.

Kafeteryanın temel sorunu kalitedir.

Le personnage principal meurt à la fin du livre.

Ana karakter kitabın sonunda ölür.

Ces lois ont pour but principal d'empêcher les Américains Centraux

Şimdi, bu yasaların çoğu Orta Amerikalı kişileri

à avoir remporté un Emmy Award dans un rôle principal.

12 yıl geçti.

Mon sport principal était le football et j'étais gardienne de but,

Ana branşım futboldu ve kaleciydim,

Son principal bénéficiaire serait le nouveau commandant de l'armée italienne, Napoléon Bonaparte.

Yararlanacak kişi, İtalya Ordusu'nun yeni komutanı Napolyon Bonapart olacaktı.

Le principal défaut de Tom est qu'il n'a aucun sens de l'humour.

Tom'un asıl problemi onun espri anlayışının olmamasıdır.

Le point principal de cela devrait être crié est la Société historique turque

bunun asıl bağırılması gereken yer Türk Tarih Kurumudur

Montrons maintenant comment ce lemme peut être utilisé pour démontrer notre théorème principal.

Şimdi, bu yardımcı önermenin nasıl ana önermemizi kanıtlamak için kullanılabileceğini gösteriyoruz.

Le film qu'il a pris comme premier rôle principal est le film de salako

ilk başrol olarak aldığı film ise salako filmi

Le principal objectif de la science est de trouver la vérité, une nouvelle vérité.

Bilimin temel amacı gerçeği , yeni gerçeği bulmaktır.

Il jouera pour la première fois le rôle principal au prochain festival de l'école.

O, gelecek okul festivalinde ilk kez başrol oynayacak.

- Le directeur veut te parler.
- Le principal veut vous parler.
- Le proviseur veut vous parler.

Müdür seninle konuşmak istiyor.

Les données peuvent être transmises de l'ordinateur principal à votre propre ordinateur, et vice versa.

Bilgi ana bilgisayardan sizinkine aktarılabilir, ve tam tersi.

Il s'est rapidement distingué comme un bon cavalier et un escrimeur, et était un sergent principal au

katıldı . Kısa süre sonra kendisini iyi bir atlı ve eskrimci olarak ayırt etti

Mais malgré cette devise, l'objectif principal de Google n'est pas de servir l'humanité, mais uniquement de l'argent.

Fakat sloganı bu olmasına rağmen Google'ın asıl amacı insanlığa hizmet değil tamamen paraya hizmet.

Placée au rez-de-chaussée du bâtiment principal. Afin de résister aux tremblements de terre, aux vents

dayanabilmek için. Mühendislerin, temel yapının

Au total, il y a environs 100 chaebols et ils sont le principal atout de l'économie sud-coréenne.

Toplamda, 100 civarında Chaebols var ve bunlar Güney Kore ekonomisinin çoğunluğunu

Qu'importe votre objectif principal lors de la lecture, les livres ne manquent jamais de procurer contentement et satisfaction.

Okumaktan asıl maksadın ne olursa olsun, kitaplar sana her zaman memnuniyet ve tatminkârlık duygusu verecektir.

Presque tous les siheyuans avaient leur bâtiment principal et leur portail tournés au sud pour un meilleur éclairage, donc une majorité de hutongs courent d'est en ouest.

Neredeyse bütün siheuyanların ana binaları ve daha iyi aydınlatma için güneye bakan kapıları vardı.Bu yüzden hutongların bir çoğunluğu doğudan batıya doğru çalışırlar.

- Le plus grand défi du projet sera la disponibilité de travailleurs ayant les compétences requises pour le mener à bien.
- Le principal défi du projet sera la disponibilité de travailleurs possédant les compétences requises pour le faire aboutir.

Projenin en büyük zorluğu, hayata geçirmek için gerekli beceriye sahip emekçilerin bulunup bulunmaması olacak.