Translation of "Forêt" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Forêt" in a sentence and their turkish translations:

- Regarde la forêt !
- Regardez la forêt !

Ormanı izle!

- Nous sommes dans la forêt.
- Nous sommes en forêt.

Biz ormandayız.

...parfait dans la forêt.

...mükemmel görünüyordu.

Une famille d'éléphants de forêt.

Ormanda yaşayan bir fil ailesi.

La forêt était très calme.

Orman çok durgundu.

La forêt est pleine d'arbres.

Orman ağaçlarla dolu.

Nous devons protéger la forêt.

Ormanı korumak zorundayız.

La forêt grouille de vie.

Orman yaşamla iç içedir.

Un arbre cache la forêt.

Bir ağaç bir ormanı saklar.

Il est dans une forêt.

O, ormandadır.

Je suis dans la forêt.

Ormandayım.

- Ils se sont perdus en forêt.
- Elles se sont perdues dans la forêt.

- Onlar ormanda kayboldular.
- Onlar ormanda kayboldu.

- Le garçon s'est perdu dans la forêt.
- Le garçon se perdit dans la forêt.

Oğlan ormanda kayboldu.

- Je me suis perdu dans la forêt.
- Je me suis perdue dans la forêt.

Ormanda kayboldum.

Je vois une forêt en bas.

Altımızda bir orman görebiliyorum.

Ici, un monastère dans la forêt.

Ortada, ormandaki bir manastır var.

Il y a la forêt vierge.

Eski ve yaşlı orman.

Je me promenais seul en forêt.

Tek başıma ormanda yürüdüm.

Marie est seule dans la forêt.

Mary ormanda yalnız.

C'est redevenu silencieux dans la forêt.

Ormanda ortalık tekrar sessiz oldu.

Nous nous sommes perdus en forêt.

Biz ormanda kaybolduk.

Nous devons protéger la forêt tropicale.

Yağmur ormanlarını korumalıyız.

Les elfes vivent dans la forêt.

Elfler ormanda yaşarlar.

Cela ressemble à une forêt enchantée.

Bu büyülü bir ormana benziyor.

Elle est coincée dans cette forêt d'Alaska.

Alaska ormanlarında mahsur kalır.

Dans la forêt dense, peu d'air circule.

Yoğun şekilde iç içe geçmiş ağaçların arasında pek esinti yok.

Il l'a emmenée dans la forêt brumeuse.

Ve onu alıp puslu ormanın derinliklerine götürdü.

L'abondance de vie frémissant dans la forêt

Hayat dolu bu ormanın bereketli yaşamı

J'ai vu un lapin dans la forêt.

Ormanda bir tavşan gördüm.

Elle disparut lentement dans la forêt brumeuse.

Sisli ormanda yavaşça gözden kayboldu.

L'homme se cachait dans une forêt dense.

Adam sık bir ormanda saklanıyordu.

Je me suis perdu dans la forêt.

Ormanda yolumu kaybettim.

Il a vécu seul dans la forêt.

Ormanda yalnız başına yaşadı.

Ils abandonnèrent leurs enfants dans la forêt.

Onlar çocuklarını ormanda terk etti.

Les animaux sauvages vivent dans la forêt.

Yabanî hayvanlar ormanda yașar.

Des animaux sauvages vivent dans la forêt.

- Vahşi hayvanlar ormanda yaşarlar.
- Yabani hayvanlar ormanda yaşar.

Marie cueille des fleurs dans la forêt.

Mary ormanda çiçek topluyor.

La forêt-noire est un aphrodisiaque naturel.

Kara Orman pastası doğal bir afrodizyaktır.

En automne, la forêt est très belle.

Sonbaharda orman gerçekten güzeldir.

Bon, on va se diriger vers la forêt.

Pekâlâ, ormana doğru ilerleyeceğiz.

Les champignons sont les recycleurs de la forêt.

Mantarlar ormanın geri dönüşümcüleridir.

Je restai là, un élément de la forêt

Durup ormanla bütünleştim

La forêt est pleine d'animaux en tout genre.

Orman, tüm türlerden hayvanlarla doludur.

La forêt amazonienne brûle à un rythme record.

Amazon yağmur ormanları rekor seviyede yanıyor.

Je marche dans la forêt tous les jours.

Her gün ormanda yürürüm.

Nous sommes allés nous promener dans la forêt.

Ormanda yürüyüşe gittik.

Il coupa à travers la forêt de Sherwood.

O, Sherwood Ormanını boylu boyunca kesti.

Le chien poursuivait un lapin dans la forêt.

Köpek bir tavşanı ormana kadar kovaladı.

Les enfants perdirent leur chemin dans la forêt.

Çocuklar ormanda kayboldu.

Il y a beaucoup d'arbres dans cette forêt.

Bu ormanda birçok ağaç var.

Il y a des érables dans cette forêt.

Bu ormanda akçaağaçlar var.

- J'ai été mordu par beaucoup d'insectes dans la forêt.
- J'ai été piqué par un grand nombre d'insectes dans la forêt.

Ormanda birçok böcek tarafından ısırıldım.

Ce monastère joue avec le silence et la forêt.

Bu manastır sessizlik ve ormanla dans ediyor.

Puis on finit par distinguer différents types de forêt.

Ama bir süre sonra, farklı orman türleri görüyorsunuz.

Le vieil homme s'est-il perdu dans la forêt ?

Yaşlı adam ormanda kayboldu mu?

S'il fait beau demain, nous irons à la forêt.

Yarın hava güzel olursa ormana gideceğiz.

La forêt amazonienne est le poumon vert du monde.

Amazon yağmur ormanları dünyanın akciğeridir.

Le chien a traqué le lapin dans la forêt.

Köpek, tavşanı ormanda kovaladı.

Il y a beaucoup d'animaux sauvages dans cette forêt.

- Bu ormanda çok vahşi hayvan var.
- Bu ormanda birçok vahşi hayvan var.

Il y a beaucoup de serpents dans cette forêt.

Bu ormanda bir sürü yılan vardır.

Un feu de forêt se déclara dans cette zone.

Bu alanda bir orman yangını patlak verdi.

On peut voir des lièvres sauvages dans la forêt.

Bazı yabani tavşanları ormanda görebilirsiniz.

Vous pouvez voir de nombreux animaux dans cette forêt.

Bu ormanda çok sayıda hayvan görebilirsin.

Je pense avoir vu un elfe dans la forêt.

Ben ormanda bir elf gördüğümü düşünüyorum.

- La prévention des feux de forêt est l'affaire de tous.
- La prévention des feux de forêt relève de la responsabilité de chacun.

Orman yangınlarının önlenmesi, herkesin sorumluluğudur.

C'est souvent mieux que de chasser du gibier en forêt.

Ormanda büyük avların peşinde koşmaktan çoğu zaman iyidir.

La nuit, les fruits de la forêt leur sont réservés.

Geceleyin, ormanın meyveleri tamamen onlara kalır.

Le clair de lune peine à pénétrer cette forêt touffue.

Ay ışığı, iç içe geçmiş ormandan içeri sızmakta zorlanıyor.

Plusieurs milliers d'hectares de forêt tropicale sont détruits chaque jour.

Yağmur ormanları, günde on binlerce hektarlık bir oranda yok oluyor.

À proximité de la forêt se trouve une maison isolée.

Orman yakınında izole edilmiş bir ev duruyor.

Des éclairs intermittents illuminaient la profonde obscurité de la forêt.

Aralıklı şimşekler, ormanın kasvetli karanlığını aydınlattı.

Après la pluie, beaucoup de champignons poussent dans la forêt.

Yağmurdan sonra ormanda birçok mantar yetişir.

Nous ne vîmes que peu de cerfs dans la forêt.

Ormanda pek geyik görmedik.

- Le bois est plein d'arbres.
- La forêt est pleine d'arbres.

Orman ağaçla dolu.

Vous ne pouvez pas voir la forêt derrière les arbres.

Sen ağaçların arkasındaki ormanı göremiyorsun.

- J'ai construit une maison à un jet de pierre de la forêt.
- J'ai érigé une maison à un jet de pierre de la forêt.

Ormandan bir taş atımı mesafede bir ev inşa ettim.

Ou bien on reste dehors pour tenter de rejoindre la forêt ?

burada kalıp aşağıya inerek ormana mı ulaşalım?

Protégé par une grande forêt de kelp, qui freine la houle.

çok özel bir yer buldum. Çünkü orman, dalgaların etkisini azaltıyor.

Que ça reviendrait à interférer avec le fonctionnement de la forêt.

bunu yaparsan ormanın tüm sürecine müdahale etmiş oluyorsun.

Cet après-midi, je vais cueillir des champignons dans la forêt.

Ben bu öğleden sonra ormanda mantar toplayacağım.

La vieille femme ramassait du bois à bruler dans la forêt.

Yaşlı kadın ormanda odun topluyordu.

Quand ils regardent la forêt, ils ne voient pas les arbres.

Ormana baktıklarında, ağaçları görmüyorlar.

Il était une fois un nain, qui vivait dans la forêt.

Bir zamanlar ormanda yaşayan bir cüce varmış.

S'il y a une éclaircie, nous irons nous promener en forêt.

Eğer hava açarsa, ormanda yürüyüşe gideceğiz.

On voyait la fumée de l'incendie de forêt de très loin.

Orman yangınının dumanı çok uzaktan görüldü.

Quand il y a des loups dans la forêt, il faut s'armer !

Ormanda kurtlar varsa silahlanın!

Selon le chamanisme, les vieux Turcs sont entrés dans une forêt étrangère

Şamanizm'e göre eski Türkler bir yabancı ormana girerken

Au plus profond de la forêt, le danger est grand la nuit.

Geceleri ormanın derinlikleri çok tehlikeli olduğu için

Elle était hors de sa tanière près de l'orée de la forêt.

Yuvasından çıkmış, ormanın kenarında dolaşıyordu.

Mon rapport à la forêt sous-marine et sa faune s'est renforcé

Haftalar, aylar ve yıllar geçtikçe, deniz ormanındaki hayvanlarla olan ilişkim

La forêt a disparu à cause de l'abattage en masse des arbres.

Ağaç kesiminden dolayı orman yok oldu.

- Il a coupé à travers bois.
- Il traversa la forêt en marchant.

O, orman boyunca yürüdü.

Nager avec une bouteille me gênerait dans une forêt de kelp aussi dense.

Sık bir yosun ormanında oksijen tüpü takmak benim için ideal değil.