Examples of using "Forêt" in a sentence and their turkish translations:
Ormanı izle!
Biz ormandayız.
...mükemmel görünüyordu.
Ormanda yaşayan bir fil ailesi.
Orman çok durgundu.
Orman ağaçlarla dolu.
Ormanı korumak zorundayız.
Orman yaşamla iç içedir.
Bir ağaç bir ormanı saklar.
O, ormandadır.
Ormandayım.
- Onlar ormanda kayboldular.
- Onlar ormanda kayboldu.
Oğlan ormanda kayboldu.
Ormanda kayboldum.
Altımızda bir orman görebiliyorum.
Ortada, ormandaki bir manastır var.
Eski ve yaşlı orman.
Tek başıma ormanda yürüdüm.
Mary ormanda yalnız.
Ormanda ortalık tekrar sessiz oldu.
Biz ormanda kaybolduk.
Yağmur ormanlarını korumalıyız.
Elfler ormanda yaşarlar.
Bu büyülü bir ormana benziyor.
Alaska ormanlarında mahsur kalır.
Yoğun şekilde iç içe geçmiş ağaçların arasında pek esinti yok.
Ve onu alıp puslu ormanın derinliklerine götürdü.
Hayat dolu bu ormanın bereketli yaşamı
Ormanda bir tavşan gördüm.
Sisli ormanda yavaşça gözden kayboldu.
Adam sık bir ormanda saklanıyordu.
Ormanda yolumu kaybettim.
Ormanda yalnız başına yaşadı.
Onlar çocuklarını ormanda terk etti.
Yabanî hayvanlar ormanda yașar.
- Vahşi hayvanlar ormanda yaşarlar.
- Yabani hayvanlar ormanda yaşar.
Mary ormanda çiçek topluyor.
Kara Orman pastası doğal bir afrodizyaktır.
Sonbaharda orman gerçekten güzeldir.
Pekâlâ, ormana doğru ilerleyeceğiz.
Mantarlar ormanın geri dönüşümcüleridir.
Durup ormanla bütünleştim
Orman, tüm türlerden hayvanlarla doludur.
Amazon yağmur ormanları rekor seviyede yanıyor.
Her gün ormanda yürürüm.
Ormanda yürüyüşe gittik.
O, Sherwood Ormanını boylu boyunca kesti.
Köpek bir tavşanı ormana kadar kovaladı.
Çocuklar ormanda kayboldu.
Bu ormanda birçok ağaç var.
Bu ormanda akçaağaçlar var.
Ormanda birçok böcek tarafından ısırıldım.
Bu manastır sessizlik ve ormanla dans ediyor.
Ama bir süre sonra, farklı orman türleri görüyorsunuz.
Yaşlı adam ormanda kayboldu mu?
Yarın hava güzel olursa ormana gideceğiz.
Amazon yağmur ormanları dünyanın akciğeridir.
Köpek, tavşanı ormanda kovaladı.
- Bu ormanda çok vahşi hayvan var.
- Bu ormanda birçok vahşi hayvan var.
Bu ormanda bir sürü yılan vardır.
Bu alanda bir orman yangını patlak verdi.
Bazı yabani tavşanları ormanda görebilirsiniz.
Bu ormanda çok sayıda hayvan görebilirsin.
Ben ormanda bir elf gördüğümü düşünüyorum.
Orman yangınlarının önlenmesi, herkesin sorumluluğudur.
Ormanda büyük avların peşinde koşmaktan çoğu zaman iyidir.
Geceleyin, ormanın meyveleri tamamen onlara kalır.
Ay ışığı, iç içe geçmiş ormandan içeri sızmakta zorlanıyor.
Yağmur ormanları, günde on binlerce hektarlık bir oranda yok oluyor.
Orman yakınında izole edilmiş bir ev duruyor.
Aralıklı şimşekler, ormanın kasvetli karanlığını aydınlattı.
Yağmurdan sonra ormanda birçok mantar yetişir.
Ormanda pek geyik görmedik.
Orman ağaçla dolu.
Sen ağaçların arkasındaki ormanı göremiyorsun.
Ormandan bir taş atımı mesafede bir ev inşa ettim.
burada kalıp aşağıya inerek ormana mı ulaşalım?
çok özel bir yer buldum. Çünkü orman, dalgaların etkisini azaltıyor.
bunu yaparsan ormanın tüm sürecine müdahale etmiş oluyorsun.
Ben bu öğleden sonra ormanda mantar toplayacağım.
Yaşlı kadın ormanda odun topluyordu.
Ormana baktıklarında, ağaçları görmüyorlar.
Bir zamanlar ormanda yaşayan bir cüce varmış.
Eğer hava açarsa, ormanda yürüyüşe gideceğiz.
Orman yangınının dumanı çok uzaktan görüldü.
Ormanda kurtlar varsa silahlanın!
Şamanizm'e göre eski Türkler bir yabancı ormana girerken
Geceleri ormanın derinlikleri çok tehlikeli olduğu için
Yuvasından çıkmış, ormanın kenarında dolaşıyordu.
Haftalar, aylar ve yıllar geçtikçe, deniz ormanındaki hayvanlarla olan ilişkim
Ağaç kesiminden dolayı orman yok oldu.
O, orman boyunca yürüdü.
Sık bir yosun ormanında oksijen tüpü takmak benim için ideal değil.