Examples of using "Pleine" in a sentence and their turkish translations:
Dolunay.
Dün bir dolunay vardı.
Dolunay en parlak hâlinde.
Şişe dolu.
Fincan doludur.
- Ağzın doluyken konuşma.
- Yemek yerken konuşma.
- Ağzında yemek varken konuşma.
- Dolu ağızla konuşma.
Kutu kitaplarla doluydu.
- Bu gece bir dolunay var.
- Bu gece dolunay var.
O dingin öz güvenini
Kanun belirsizlikler ile dolu.
Kent etkinlikle doluydu.
Orman ağaçlarla dolu.
Hayat macera doludur.
Tom son sürat koştu.
- Dün bir dolunay vardı.
- Dün dolunay vardı.
Bugün dolunay.
Bu mağara yarasalarla dolu.
Yine dolunay çıktı.
Oda insanlarla dolu.
Oda mobilya ile doluydu.
Cadde arabalarla dolu.
Tom harika görünüyor.
Posta kutum dolu.
Bu gece dolunay var.
Yol çok inişli çıkışlıydı.
Kiraz ağaçları tamamen çiçeklenmişler.
Doğa gizemlerle doludur.
Yaşam sürprizlerle doludur.
Kutu çilek doluydu.
Evrak çantam kağıtlarla doludur.
Yaşam fırsatlarla doludur.
Hayatı acıyla doludur.
Gelen kutum dolu.
Bu bir dolunay.
Ahır saman dolu.
Ben aşkımıza tamamen güveniyorum.
Müthiş hissediyorum.
Bu oda güneş doludur.
Rafın kitaplarla dolu.
O neşe doluydu.
Ay bu gece dolunay.
Plaj turistlerle dolu.
Hayat tehlikelerle doludur.
Kasaba turistlerle doludur.
Lanet, iyi görünüyorsun!
Dolunayın dönmesiyle...
ve arena tezahürat yapan fanlarla dolu.
Bana sevgi dolu bir mektup gönderdi.
- Ağzın doluyken konuşmamalısın.
- Ağzın dolu konuşmamalısın.
İçinde deliği olan bir cep asla dolu olmayacaktır.
Köpekler dolunayda uludu.
Hayat kafa karıştırıcı şeylerle dolu.
Şehir açlıktan ölen askerlerle doluydu.
Ona arkadaşça bir cevap yazdı.
Arabayı tam hızda sürüyordu.
Sakinlikle dolu bir ruh diliyorum.
O daima esprili ve gösterişli.
Doğa gizemle doludur.
Biz şu anda bir iç savaşın ortasındayız.
Gecenin köründe beslenmesi hiç alışıldık bir durum değildir.
Gecenin sıra dışı zorluklar ve benzersiz fırsatlarla dolu olduğunu...
Cerrahinin tarihi günümüz cerrahlarına
Odası her zaman arkadaşlarıyla doludur.
Orman, tüm türlerden hayvanlarla doludur.
Bu gece bir dolunay görülebilir.
O paralı.
Tarih birçok bilinmeyen dâhinin hikayeleriyle doludur.
Kirazlar tamamen çiçek açtılar.
Ağzın doluyken konuşma.
Dolu ağzınla konuşmamalısın.
Tanrım, harika görünüyorsun!
Ağzın doluyken konuşma.
Çoğu zaman dolunaya denk gelecek şekilde ürerler.
Yaşam iniş ve çıkışlarla doludur.
Yaşlı kadın narin ama alıngandı.
O, kitap dolu bir bavulla geldi.
O gün görülen bir dolunaydı.
mutlu ve özgür bir hayat yaşamak olduğunu görebilir misin?
Ay'daki kraterlerin sebebi de bu.
çok iyi olan bir insan herkese karşı iyilik dolu
Geceleri böyle bir yere gitme.
Ben becerikliyim.
Yaşlı olsa bile o hala sağlıklıdır.
Sürprizlerle dolusun.
Orman ağaçla dolu.
O çöp dolu odanın kokuşmuşluğuna katlanamadık.
Kötü bir yazarın masalları basmakalıp ifadelerle doludur.
Yeni vergi kanunu boşluklarla dolu.
geleceği için bu kadar planı olmasına ve çok pozitif olmasına hayran kaldım,
Dolunayın ışığı çitaların avlanmasına yardımcı oluyor.