Translation of "Coulé" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Coulé" in a sentence and their turkish translations:

- Le bateau a coulé.
- Le navire a coulé.

Gemi battı.

Donc ça a coulé

Yani aslında battı

La tempête a coulé le bateau.

Fırtına tekneyi batırdı.

Le bateau a coulé au fond.

Tekne dibe battı.

Le bateau a coulé durant la tempête.

Tekne fırtına sırasında battı.

Deux larmes ont coulé sur ses joues.

İki damla gözyaşı onun yanaklarından aşağıya düştü.

Hier un bateau a coulé près d'ici.

Dün buraya yakın bir yerde bir gemi battı.

Son entreprise a coulé durant la crise.

Onun şirketi kriz sırasında iflas etti.

Le bateau a coulé au fond du lac.

Kayık gölün dibine battı.

Il est clair que le bateau a coulé.

Bu geminin batmış olduğu açıktır.

Ce bateau a coulé avec tout son équipage.

Gemi tüm mürettebatıyla birlikte battı.

Les larmes ont coulé le long de mes joues.

Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülüyordu.

Cent ans ont passé depuis que le Titanic a coulé.

Titanic battığından beri yüz yıl geçti.

- Le Titanic a coulé en 1912.
- Le Titanic coula en 1912.

Titanic 1912 yılında battı.

C'est en 1912 que le Titanic a coulé lors de son premier voyage.

1912'de Titanik ilk yolculuğu sırasında battı.

Avez-vous la moindre idée de combien de personnes sont mortes lorsque le Titanic a coulé ?

Titanik battığı zaman kaç kişinin öldüğünü hakkında herhangi bir fikrin var mı?

Tom et Marie sont allés en croisière près de l'Italie pour leur lune de miel, mais le bateau a coulé et Tom s'est noyé dans sa cabine.

Tom ve Mary balayıları için İtalya yakınında vapurla seyahate çıktılar fakat gemi battı ve Tom kamarasında boğuldu.

Christophe Colomb est connu comme tacticien de renom. Une fois, il a coulé une flotte pirate en leur volant tous leurs fruits et légumes, les condamnant ainsi au scorbut.

Bir ünlü taktisyen, Christopher Columbus bir zamanlar onların tüm sebze ve meyvelerini çalarak, böylece onlara iskorbüt vererek tüm korsan filosunu yok etti,