Examples of using "Fond" in a sentence and their turkish translations:
bir okyanusal taban
Dondurma eriyor.
Kar erir.
içten içe biliyorsunuz ki
Ben dibe dokundum.
- Onu iyice çalıştı.
- Ben tamamen çalıştım.
Tom dibe vurdu.
- Ayvaları iyice yıka.
- Ayvaları iyice yıkayın.
Kar ilkbaharda erir.
Buz su içinde erir.
Kurşun hangi sıcaklıkta erir?
Mümkün olduğunca çok Fransızca eğitimi aldı.
Temelde, kesinlikle haklısın.
Kalbimin en derin yerinden onu seviyorum.
Şeker, sıcak suda erir.
Tekne dibe battı.
Bir dili tamamen bilmek o dili konuşan insanları tamamen bilmek anlamına gelir.
Hepimiz bu durumu anladık değil mi ?
Burnun arka tarafına gireceğiz.
Buz erirse, sıvı olur.
Eğer buzu ısıtırsanız, o erir.
Ona yürekten teşekkür ettim.
Birbirlerinden en içten duygularla nefret ediyorlar.
Oldukça serin olacak.
bildiklerinizi fazlasıyla kullanacaksınız.
Biri, tam bağlılık. Devam edin...
Kayık gölün dibine battı.
- Bu sabah hava bir parça soğuk geliyor.
- Bu sabah hava biraz soğuk.
İsviçre çikolatası ağzınızda gerçekten erir.
Deniz dibi hala keşfedilmemiş.
Gerçekten beni içten seviyor musun?
Oditoryumun tam arkasında oturduk.
Sınıfın arkasında oturmayı tercih ederim.
Öncelikli olarak bu insanlar bencil, hızlı ya da pratik olan yerine
Kendinizi yukarı çekip saplayın, onu yakalayıp zemine yapıştırın.
yerin altına, okyanusun derinliklerine saklayabiliriz.
aynı zamanda alt kısma kuartz döşenmiş
- Buz eriyerek su olur.
- Buzu eriterek su elde edilir.
Okyanusun dibinde kum vardır.
Olayların altında yatan nedenleri öğrenebilen kişi mutludur.
VV: Hayır, aslında bayağı vakit geçiriyoruz.
Çoğu kaygımız genel şeylerle ilgili;
Çok şükür, o çatlağın derinliklerine inmeyi başardı.
Buz eriyor.
Bardağın dibinde kalmış biraz şarap var.
Nitekim Tanrı insanın itaatsizlik etmesini istiyor. İtaatsizlik etmek, aramaktır.
Bu sözlerim sizin için: Dipsiz bir kuyuda değilsin.
derinlerde hepimiz cevabı biliyoruz.
Mağara içeriye kadar uzanıyor. Burası kamp için fena bir yer değil.
Güneydeki ormanlık alanın derinlerinde saklı eski bir yol var.
Isının bir kısmı derin okyanusa doğru yayılır
Kendinizi adayacak ve kendinizden emin bir şekilde sürekli ileri gideceksiniz.
Şeker suda çözünür.
okyanus tabanında bir kırılma meydana geldiğinde ilk enerji açığa çıktı
Bu kızın güzel bir yüzü var. Kalbim ona bakmaktan erir.
üst damağınızın gırtlağın arka tarafını kapattığını hissedebilirsiniz.
Yuvanın en arkasında, pek hareket etmiyor.
Önlerinde çok zor bir yol var. Ama stratejileri böyle. Hızlı yaşa, genç öl.
Bir zamanlar köyün çıkışında küçük güzel bir ev varmış.
- Size en içten duygularla teşekkür ederim.
- Size çok teşekkür ederim.
- Bütün kalbimle size teşekkür ederim.
Derin bir nefes al ve sonra gevşe.
Bizim arka bahçede bir kuş besleyici var.
Onlar en yüksek dağlara tırmanıp denizlerin tabanında yürüdüler.
Biz gerçekten bir şey bilmiyoruz; gerçek derinde yatıyor.
isminden de her şey açık zaten okyanusal taban okyanusun altında kalan kısım
Yumurtalar arka tarafta, karanlıkta. Görülmeleri imkânsız.
İçten teşekkürler!
Bu iyi kalpli biri.
Bak sırf sizin için arka planı beyaz yaptık tişörtü siyah yaptık
Diğer araştırma makalelerinden daha iyimser değildi .
Ahşap yüzer, ancak demir batar.
Cumartesi akşamki harika sürpriz için tüm içtenliğimle teşekkür ederim.
O adamlarını ve atlarını karlı dağların üzerinden götürdü ve sıcak vadilere indirdi.
Hiçbir zaman bunu belli etmeyecek ama içinden ciddi bir şekilde endişeli olduğunu düşünüyorum.
Neredeyse vücutları kadar uzun dilleriyle derinlerdeki şekerli nektarı çekerler.
O takım her zaman alt sıralarda.
Şeytan kız kardeşimi yakaladı ve, muazzam bir kahkahayla, onu dipsiz bir çukura fırlattı.
Hakikat şaraptadır.
Peşinat için yeterli para biriktirebilir misin?
Dış görünüşte bir sümsük gibi görünüyor. Fakat özünde onu zorlu bir delege yapan sağlam bir iradesi var.
Onu iyice kontrol ettikten sonra sana e-posta göndereceğim.
Onların arka planda güldüklerini duyabildim.
O, tüm ayak işlerini yaptı.