Translation of "Bracelet" in Turkish

- Tom a vendu le bracelet.
- Tom vendait le bracelet.

Tom bileziği sattı.

Tom a un bracelet médical.

Tom'un tıbbi uyarı künyesi var.

Je vais t'acheter ce bracelet.

O bileziği sana alacağım.

La montre-bracelet ne fonctionne pas.

Kol saati çalışmıyor.

La fillette a perdu son bracelet.

Genç kız bileziğini kaybetti.

Ce bracelet est très bon marché.

Bu bilezik çok ucuz.

Nous ne pouvons pas vendre ce bracelet.

O bileziği satamayız.

- C'est un drôle de bracelet que vous portez là.
- C'est un bracelet assez curieux que tu portes là.

Bu taktığın çok tuhaf görünen bir bileklik.

Il possède une montre-bracelet de grande valeur.

O çok değerli bir kol saatine sahip.

Tom offrit à Marie un bracelet en or.

Tom Mary'ye altın bir bilezik verdi.

Je lui offre un bracelet pour son anniversaire.

Ona doğum günü için bir bilezik hediye ediyorum.

- Je n'avais pas idée que ce bracelet fut volé.
- Je n'avais pas idée que ce bracelet avait été volé.

Bu bileziğin çalındığına dair herhangi bir fikrim yoktu.

Ils réussirent à l'identifier grâce à son bracelet-montre.

Onlar onu onun kol saati ile kimliğini saptayabildiler.

Un bracelet est un bon cadeau pour ma sœur.

Bir bilezik, kız kardeşim için iyi bir hediyedir.

Les fonctionnalités de la montre-bracelet qu'ils utilisent sont plus élevées

Kullandıkları kol saatindeki özellikler daha yüksek

« Bracelet » veut dire la même chose en anglais et en français.

"Bracelet" İngilizce ve Fransızca'da aynı anlama gelmektedir.

- Je me demande quand ils vont sortir un téléphone cellulaire dans une montre-bracelet.
- Je me demande quand ils vont sortir un téléphone cellulaire dans un bracelet-montre.

Ne zaman onların kol saatinde bir cep telefonuyla çıkacaklarını merak ediyorum.

Je n'utilise pas de montre, mais les observateurs doivent immédiatement regarder une montre-bracelet.

Ben saat kullanmıyorum ama saat kullananlar hemen bir kol saatine baksınlar