Translation of "Allure" in Turkish

0.002 sec.

Examples of using "Allure" in a sentence and their turkish translations:

Il passait à toute allure.

Geldi geçti.

- Savez-vous à quelle allure vous alliez ?
- Sais-tu à quelle allure tu allais ?

Ne kadar hızlı gittiğini biliyor musun?

Elle a meilleure allure que moi.

O benden daha iyi görünüyor.

Il a meilleure allure que moi.

O benden daha iyi görünüyor.

Tu as belle allure dans ces vêtements.

- Sen o kıyafetlerle iyi görünüyorsun.
- Sen o giysiler içinde iyi görünüyorsun.

- Tom a l'air magnifique.
- Tom a une allure magnifique.

Tom muhteşem görünüyor.

Elle avait belle allure quand elle était encore jeune.

O henüz gençken güzel görünüyordu.

- Tom a l'air gentil.
- Tom a l'air sympa.
- Tom a belle allure.

Tom hoş görünüyor.

Le véhicule roulant à vive allure glissa et s'enfonça tête la première dans l'arrière d'un camion avant que son conducteur n'ait pu dire Jack Robinson.

Hız aracı Jack Robinson diyemeden önce kaydı ve bir kamyonun arkasına direkt çarptı.