Examples of using "Absolu" in a sentence and their turkish translations:
O kesin bir yalandır.
O mutlak bir hükümdardır.
Onun mutlak gücü var.
Onun konuşması tam anlamıyla bir felaketti.
Tamamen ve sapına kadar bir sahtekârım.
Bu, Newton'un mutlak hareket olarak gördüğü merkezkaç kuvvetidir.
Mutlak bir sessizlik oldu. Bir damla düşse duyulurdu.