Examples of using "Force" in a sentence and their turkish translations:
Kendini zorla!
Bu, benim gücüm
Birlik kuvvettir.
Ben senin gücüne sahip değilim.
güçlü karakter,
O zor nefes alıyordu.
Gücümü kaybettim.
Bütün gücünüzü kullanın.
- Darlama beni!
- Bana baskı yapma!
Birlikten güç doğar.
Benim gücümün hepsi gitti.
Senin en büyük gücün nedir?
Hiç kimse seni kalman için zorlamıyor.
Klostrofobim artmaya başlıyor.
Bizler yaşam enerjisiyiz
aynı zamanda kuvvetini de gösteriyor
Onlar onu zorla aldılar.
Onun daha fazla gücü yok.
Onun davranışı takdire şayandır.
Kendi gücünü küçümseme.
Hiç kimse bunu yapman için zorlamıyor.
aşırı güçlü bir çoğaltıcı yaratıyor.
fakat gücü her yıl
O, topa sert vurdu.
Gücümüzle gurur duyuyorduk.
Hiç kimse seni zorlamıyor.
- O güçlü bir gövdeye sahip.
- O güçlü bir vücuda sahip.
Seni zorlamıyorum.
Tom güç kullanacak.
birçok kadının gücünü ve eylemini kaydeder.
Buradayken güçlü olmalısınız.
Burada tutunarak güç kaybediyorum.
hayatlarımızda fark yaratacak güce sahip olduğumuzu vurgular.
Genç yavrular birlik olarak yol almaya çalışıyor.
Egzersiz eksikliğinden kas gücüm zayıfladı.
Artık konuşacak enerjim yok.
tıkıştırmak işe yaramayacak.
Artık güç dengesizliği kurulmuştu,
Hepsinin çekim gücü birleşince en güçlü gelgitler oluşur.
aslında tam olarak bu bir güç gösterisiydi
Kralın söylediği her zaman mutlaktır.
Şansından daha çok gücüne inan.
Rakibimin gücünü hafife almıştım.
Gözleri ağlamaktan kızarmıştı.
Tom'un kuvveti beni şaşırtmıştı.
Hiç kimse seni bir şey yapman için zorlamıyor.
gerçeklikte vücut bulduğunu
Eğitim; seçenekler, uyum yeteneği, güç demek.
İkimiz de hâlen güçlüyüz.
her gezegenin kendine ait bir çekim kuvveti olduğu için
Siz o insanlara bu videoyu zorla izlettirin
Bilgisiz bir millet güçsüz bir millettir.
Fazla bağırmaktan sesim kısıldı.
O, olağanüstü gücüyle arabayı kaldırdı.
Denemeye devam edecek gücüm yok.
O, güç ve güven duygularına ilham verdi.
Erkeğin zaafı kadının gücüdür.
Vücutların ve düş görünüşün o kadar çok üzerinde duruyoruz ki
çeşitlilik, onları ortadan kaldıracak bir kuvvet olacaktı.
İtibar da tıpkı bunun gibi çok kuvvetli ekonomik güçtür değil mi?
Bütün bunlar biraz beynimizi zorluyor biliyorum
Ben onları zorlamıyorum.
Bu bana devam etmek için güç veriyor.
Bu kayalar aşırı kaygan! Buraya tutunurken gücüm tükeniyor.
Fakat bu, çocuğunuzun hayallerine hizmet etmiyor.
her an için bizleri affedin.
devlet zorla o öğretmenlere ders verin demedi
Yani zırhları olmayan bir zırhlı kuvvetle karşı karşıyaydılar.
O parka giderek parkı kendisi için bir araç haline getirdi.
Bu işi yalnız başıma bitirecek gücüm yok.
Bu, Newton'un mutlak hareket olarak gördüğü merkezkaç kuvvetidir.
Tüm nedenimizi izlemek için yeterli gücümüz yok.
Onun herhangi bir şey söyleyecek gücü yok.
Konuşmasında şirketin gücüne başvurdu.
Onlar bizim kadar güçlüler.
kullanabildiğim bir şey olarak sonuçlanıyor.
İnsanlar bana ilerleyecek gücü nereden aldığımı sık sık soruyor.
Benim için her zaman üç şey vardır. Ailemden güç alırım.
Kas eksiklikleri güçlerini veya çevikliklerini kötü etkilemedi.
İstila kuvvetinin başındaki Scipio Calvus , Emporiae'de karaya çıktı.
içerisinde bulunduğu gezegenlerin çekim kuvvetinden kaynaklı
Gücümü küçümseme.
Takım sadece onun en zayıf üyesi kadar güçlüdür.
Bir takım sadece en zayıf üyesi kadar güçlüdür.
Beni onun için yalvartma.
Durdurulamayan bir güç sabit bir cismi vurursa ne olur?
Atalarımız sürekli mücadele sonucunda büyük çeneler geliştirdiler.
Gözlerim ve başım ağlamaktan ağrıyor.
İlerleme bizi yükselten gizemli bir güç veya bir tartışma platformu değil.
...Ay'ın çekim gücü... ...okyanuslarımızı kendine çekecek kadar güçlü.
Bir çocuk olarak devasa Atlantik Okyanusu'nun gücüyle yaşamak inanılmaz heyecanlıydı.
Onun ölümü yakındır.
O benden daha güçlüdür.
Birisi tarafından çok sevilmek size güç verir, birisini çok sevmek ise cesaret.
anneleri olmadan hayatta kalacak yetenek veya güce henüz sahip değiller.
oradan tekrar içeriye giren kuvvet çizgilerinin oluşturduğu alana