Examples of using "Stricken" in a sentence and their turkish translations:
O, vebaya kapılmadan önce güçlü bir çocuktu, hayat doluydu.
Gece boyu süren sağanak yağış, mahsur kalan feribottaki kazazedeleri kurtarma çalışmalarına sekte vurdu.
His health was failing, and in 1821, the death of his eldest daughter left him grief-stricken.
Kederli aile, oğullarının katilinin adalete teslim edilmesini görmek için on yıldan fazla beklemek zorunda kaldı.
Durumu iyileştirmek için on yıllardır devam eden uluslararası çabalara rağmen, savaş, hastalık ve kıtlık yoksulluk çeken ülkeyi yok etmeye devam ediyor.