Translation of "Life" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Life" in a sentence and their turkish translations:

- Life is beautiful.
- Life is sweet.
- Life is enjoyable.
- Life is wonderful.
- Life is great.

- Hayat güzeldir.
- Hayat harika.

- How's life?
- How is life?

Nasıl gidiyor hayat?

- Life is sweet.
- Life is enjoyable.

Hayat tatlıdır.

- Isn't life beautiful?
- Isn't life wonderful?

Hayat güzel değil mi?

- It's my life.
- It's my life!

Bu benim hayatım.

- Get a life.
- Get a life!

- Düş yakamdan.
- Huzur ver!
- İşin gücün yok mu senin!

- Life is strange.
- Life is weird.

Hayat garip.

- Life is hard.
- Life is tough.

Hayat zordur.

- Such is life.
- Such is life!

Hayat böyle bir şey işte!

- Life is beautiful.
- Life is enjoyable.

Hayat güzeldir.

To life!

Hayata!

That's life.

- Hayat bu.
- Hayat böyle işte.

Life sucks.

Hayat çok boktan.

- This is the life.
- That's life.
- Such is life.
- That's the way it goes.
- That's just life.
- This is just how life is.
- That's just how life is.
- Life is like that.
- That's how life is.

- Hayat budur.
- Hayat bu.
- İşte hayat.
- Hayat böyle bir şey işte!
- Hayat böyledir.
- İşte hayat böyle.
- Hayat böyle işte.
- İşte böyle.
- Bu işler böyle.

In favor of life. Not against life.

hayatın aleyhine değil, lehine olmak lazım.

- Life isn't fair.
- Life is not fair.

Hayat adil değil.

Life never ends but earthly life does.

Hayat hiç bitmez fakat dünyadaki hayat biter.

Country life is healthier than city life.

- Köy hayatı şehir hayatından daha sağlıklıdır.
- Kırsal yaşam kent yaşamından daha sağlıklıdır.

A life sentence in Indonesia means life.

Endonezya'da ömür boyu hapis cezası hayat anlamına gelir.

- He hates his life.
- She hates her life.

Hayatından nefret ediyor.

- You ruined my life.
- You ruined my life!

Hayatımı mahvettin.

- You ruined my life.
- She ruined my life.

O hayatımı mahvetti.

- I love my life.
- I like my life.

Yaşamımı seviyorum.

- Life can be hard.
- Life can be difficult.

Hayat zor olabilir.

The best book about life is life itself.

Hayatı hakkındaki en iyi kitap hayatın kendisidir.

- He likes his life.
- She likes her life.

O hayatını seviyor.

- Life is really hard.
- Life is very hard.

Hayat çok zordur.

- Life can be hard.
- Life can be rough.

Hayat kaba olabilir.

- Life is still hard.
- Life is still difficult.

Hayat hâlâ zor.

- It changed my life.
- It's changed my life.

- O hayatımı değiştirdi.
- Bu benim hayatımı değiştirdi.

- In life there are ups and downs.
- Life ain't easy.
- Life is no bed of roses.
- Life isn't easy.

Hayat kolay değil.

Life is movement.

Hayat da hareket demek.

The glamorous life.

göz kamaştırıcı bir yaşam.

Life must start --

Yaşamın başlaması.

Life is strange.

Hayat gariptir.

Life is interesting.

Hayat enteresan.

Life isn't easy.

Hayat kolay değil.

Life is beautiful.

Hayat güzeldir.

I love life.

Ben yaşamı seviyorum.

This is life!

Bu hayat!

Life is expensive.

Hayat pahalı.

Life is cheap.

Hayat ucuzdur.

Life is wonderful.

Hayat harika.

Thanks to life.

Hayat sayesinde.

Life is hard.

Hayat zordur.

It's my life!

Bu benim hayatım!

Life goes on.

Hayat devam ediyor.

Life is fun.

Yaşam eğlenceli.

It's your life.

Bu senin hayatın.

Life is great.

Hayat harika.

Life is difficult.

Hayat çetindir.

Life is tough.

- Hayat zordur.
- Hayat katıdır.
- Yaşam zordur.

How's life going?

Hayat nasıl gidiyor?

How's married life?

- Evlilik nasıl gidiyor?
- Evlilik hayatı nasıl?

Life is crazy.

Hayat çılgın.

Life is unpredictable.

Hayat öngörülemez.

Life is short.

- Hayat kısadır.
- Yaşam kısadır.

I enjoy life.

Hayattan zevk alıyorum.

Water is life.

Su yaşamdır.

Enjoy the life!

Hayatın tadını çıkar.

That's just life.

- Bu sadece hayat.
- Hayat böyle işte.

Well, that's life.

İşte bu hayat.

Life is sweet.

Hayat tatlıdır.

What is life?

Hayat nedir?

Life became unbearable.

Hayat dayanılmaz oldu.

Life is complex.

Hayat karmaşıktır.

Live your life!

Hayatını yaşa!

Enjoy your life.

Hayatının tadını çıkar.

My life sucks.

Hayatım berbat.

Life wasn't easy.

Hayat kolay değild

That's life, unfortunately!

Maalesef hayat bu!

Sami's life stopped.

Sami'nin hayatı durdu.

Sami enjoyed life.

Sami hayattan zevk alıyordu.

Source of life.

Yaşam kaynağı.

Art imitates life.

- Sanat, hayatı yansıtır.
- Sanat, hayatı taklit eder.

Life isn't fair.

- Hayat adil değil.
- Hayat adaletli değil.

Coffee is life.

Kahve hayattır.

- How's your love life?
- How is your love life?

Aşk hayatın nasıl?

- It changed my life.
- This has changed my life.

- O hayatımı değiştirdi.
- Bu benim hayatımı değiştirdi.

- Tom's risking his life.
- Tom is risking his life.

Tom hayatını riske atıyor.

- My life has changed.
- My life has been changed.

Hayatım değişti.

- Life ain't easy.
- Life isn't all roses and sunshine.

Hayat dikensiz gül bahçesi değildir.