Translation of "Lifetime" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Lifetime" in a sentence and their turkish translations:

Will it happen in our lifetime?

Hayatımız boyunca olacak mı?

- I have made many mistakes in my lifetime.
- I've made many mistakes in my lifetime.

Hayatım boyunca birçok hata yaptım.

- That isn't likely to happen in my lifetime.
- That's not likely to happen in my lifetime.

Hayatımda böyle bir şey olmayacak.

I wish you a lifetime of happiness.

Sana ömür boyu mutluluk diliyorum.

This is the chance of a lifetime.

Bu bir ömür boyu şanstır.

It happens only once in a lifetime.

O, hayatta yalnızca bir kez olur.

This is the opportunity of a lifetime.

Bu, bir ömür boyu süren fırsattır.

You wouldn't have guessed in a lifetime.

Bir ömür boyu tahmin etmezdin.

It's a once in a lifetime opportunity.

- Böyle fırsat insanın ayağına 100 yılda bir gelir.
- Böyle fırsat insanın eline bir kez geçer.
- Bu hayat boyu bir kez gelecek bir fırsat.

Their animal has showed them throughout their lifetime.

sevgi ve şefkate karşı gösterilen bir ihanet olarak algılıyorlar.

The lifetime of a butterfly is three days.

Kelebeklerin ömrü üç gündür.

I wish you both a lifetime of happiness.

İkinize de ömür boyu mutluluklar diliyorum.

Her dream of a lifetime finally came true.

Hayatının rüyası sonunda gerçek oldu.

Communism will never be reached in my lifetime.

Yaşadığım sürece komünizme asla ulaşılmayacak.

That isn't likely to happen in my lifetime.

Hayatımda böyle bir şey olmayacak.

This is a once-in-a-lifetime chance.

Bu, hayatının fırsatı.

Tom wrote over thirty books in his lifetime.

Tom ömrü boyunca otuzdan fazla kitap yazdı.

Some people need a lifetime to understand this.

Bazı insanların bunu anlamak için bir ömre ihtiyacı var.

Tom gave me enough soap to last a lifetime.

Tom bana bir ömür boyu yetecek kadar sabun verdi.

He spent a lifetime honing his skills as a hunter

Bütün bir yaşamı avcılık yeteneklerini geliştirmek

He’s spent a lifetime immersed in pioneering research of reptiles,

Hayatını sürüngen araştırmalarında öncülük ederek geçirdi

Let's see what has added to us during this lifetime

BU yaşamı süresince bize neler katmış bir bakalım

If you want happiness for a lifetime, help someone else.

Ömür boyu mutluluk istiyorsan başka birine yardım et.

A trip to Mars may become possible in my lifetime.

Benim hayatımda Mars'a bir yolculuk mümkün olabilir.

But a human lifetime often lasts for less than 100 years.

ama insan yaşamı genellikle 100 yıldan daha az sürer.

But I don't know yet how this develops over a lifetime.

Fakat yaşam boyu bu nasıl gelişiyor henüz bilmiyorum.

A chance like this only comes along once in a lifetime.

Bunun gibi bir şans, ömür boyunca sadece bir kez gelir.

You're very lucky you know! A such thing happen only once in a lifetime.

Bilirsin çok şanslısın! Böyle bir şey bir ömür boyu sadece bir kez olur.

Tatoeba: We've got more sentences than your mom could ever say in her lifetime.

Tatoeba: Annenin hayatı boyunca şimdiye kadar söyleyebildiğinden daha fazla cümleye sahibiz.

Tom doesn't need any more soap. Mary gave him enough to last a lifetime.

Tom'un daha fazla sabuna ihtiyacı yok. Mary ona bir ömür boyu yetecek kadar sabun verdi.

If that woman will love me for who I am for a lifetime, I would marry her.

O kadın beni ömür boyu ben olduğum için sevecekse ben onunla evlenirim.

A scientist will read dozens of books in his lifetime, but still believe he has a lot more to learn.

Bir bilim adamı hayatı boyunca düzinelerce kitap okuyacak, ama hala öğrenecek çok daha fazla şeyi olduğuna inanıyorum.

It only takes a word to break a heart. But neither an apology nor a lifetime is enough to mend it.

Kalbi kırmaya tek bir söz yeter; ama kırılan kalbi tamir etmeye ne bir özür, ne de bir ömür yeter.

The most instinctive act of nearly every creature is to protect its young, and with humans, this response persists for a lifetime.

Neredeyse her canlının en içgüdüsel davranışı küçüklerini korumaktır, ve insanlarda bu müdahale hayat boyu sürer.

Give a man a fish and you feed him for a day. Teach a man to fish and you feed him for a lifetime.

- Bir insana bir balık verirsen onu bir gün beslersin. Bir insana balık tutmayı öğretirsen onu ömür boyu beslersin.
- Birine balık verirsen o gün karnını doyurursun. Balık tutmayı öğretirsen her gün karnını doyurursun.

In 1986, the Soviet Union launched the Space Station Mir. During its 15 year lifetime, it was the largest space station to orbit the Earth.

1986 yılında Sovyetler Birliği, Mir Uzay İstasyonunu fırlattı. 15 yıllık ömrü boyunca, dünya yörüngesindeki en büyük uzay istasyonuydu.

When the Moon and Sun are in a perfect line, it is called a total eclipse. These are very rare. Most people only see one in their lifetime.

Ay ve güneş mükemmel bir çizgi olduğunda buna tam tutulma denir.Bunlar çok nadirdir.Çoğu kişi hayatları boyunca bir tane görür.