Examples of using "Canyon" in a sentence and their turkish translations:
Bu kanyondan aşağı ineceğiz.
Kanyon yarığına indik
Büyük Kanyon tam bir bakir doğa
Büyük Kanyon'u gördün mü?
Kanyon çok dar. Ben de kanyonun kenarından halatla inip
Büyük Kanyon'dan daha büyük ne olabilir ki diye düşündüm?
Tamam, şu kanyon yarığına inelim.
Kanyonun üstüne indik.
Tamam, halat bizi çekti ve kanyona indik.
Ve şimdi de, kanyon bizi rotamızı değiştirmeye zorluyor
Yoksa bu yönde mi? Solda, kanyon yarığının olduğu yönde mi?
Büyük Kanyon tanınmış bir turistik mekandır.
Tom ve Mary atlarını kanyon boyunca sürdü.
ve kilometrelerce uzunlukta dönüp dolaşan labirentlerle
Tek sorun şu ki Büyük Kanyon pek ulaşılır değil.
Pekâlâ, kanyondan halatla inmemi mi istiyorsunuz?
Pekâlâ, kanyondan inip aşağıda parlayan metalin
olduğunu düşünüyorsunuz. Akıllıca. Pekâlâ, o tarafa gideceğiz. Hadi.
Büyük Kanyon ABD'deki en popüler yerlerden biridir.
Bizim Büyük Kanyon'a bir geziye gitmemiz gerekiyordu.
Bu kanyon yarığı da serin olduğu için hızlı buharlaşmıyor.
Burası kanyonun üst kısmından çok daha yeşil.
kanyon yarığından halatla inip enkaza o şekilde mi ulaşmaya çalışacağız?
Burası dik uçurumları olan kumtaşı kayalıklarla ve kilometrelerce uzunlukta dönüp dolaşan labirentlerle
Kanyon yarığından çıktık. Şimdi yine güneşin sıcağındayız.
Bu dikey kanyon duvarları yüzünden yukarı da çıkamam. Buna kayayla çevrelenmek deniyor.
Uçağın, Hells Canyon adındaki bu acımasız çölde, dört bin kilometrelik alanda bir yere düştüğünü biliyoruz.
Pekâlâ, kanyondan inip aşağıda parlayan metalin enkaz olup olmadığını anlamanın en iyi yolu nedir?