Examples of using "Edge" in a sentence and their turkish translations:
Herkesin sinirleri gergin.
Kenara yakın gitme.
- Avantaj hâlâ Tom'da.
- Tom hâlâ avantajlı.
Ben çok gerginim bugün.
Kenarda dikkatli ol.
Biz onlara göre avantajlıyız.
Onlar suyun kenarında kamp yaptılar.
İnsanlar suyun kenarında toplandı.
- Bıçağım köreldi.
- Bıçağım körelmiş.
- Bütün gün gergindim.
- Sabahtan beri gerginim.
Bu köşeyi tutar mısınız lütfen?
Ben hayatı uçlarda yaşamayı severim.
Tom biraz kaygılı görünüyordu.
Fadıl kenara itildi.
ve optik fiziğin sınırlarında.
...onlara avları üzerinde avantaj sağlar.
Bıçağın çok keskin bir kenarı var.
Biraz gergin görünüyorsun.
Tom yatağın kenarına oturdu.
Elimin tam kenarından ısırdı.
en son araştırma ve buluşlarını sundukları bir fuar.
Güvenlik için uçurumun kenarından 100 metre aşağı inmeleri gerek.
sağlayan İskandinav savaşçılar tarafından terörize edilmişti .
Derenin kenarında oturdu.
Son zamanlarda kendini biraz gergin hissediyor.
O, uçurumun kenarında durdu.
Uçurumun kenarına yakın dikkatli olun.
Tom masasının kenarına oturdu.
O, çay bardağının kenarını kırdı.
Tom masanın kenarına oturdu.
Tom havuzun kenarına yürüdü.
Herkes koltuklarının kenarındaydı.
Tom uçurumun kenarına gitti.
Biz kasırganın eşiğindeydik.
Tom arazinin kenarında durdu.
Yaprakların kenarındaki şu küçük şeyleri görüyor musunuz?
Benim kalemim masamın kenarından düştü.
Tom, Mary'yi uçurumdan itti.
Lütfen platformun kenarından geri çekilin.
- Kilise şehrin kenarında yer almaktadır.
- Kilise şehrin kenarında bulunmaktadır.
Kurşun kalemim masamın kenarına düştü.
Tom Mary'yi uçurumun kenarına itti.
Tom'un helikopteri kasabanın kenarına düştü.
Tom yatağın kıyısında oturuyordu.
ve sonra da kenardan aşağı ineceğim.
Kasabanın kenarında yeni bir alışveriş merkezi açıldı.
Bardağı masanın kenarına yakın koymayın.
O, kocasından haber alana kadar gergindi.
Altı oyun sonra, Sampras rakibinden üstündü.
Bu bıçağın ağzı keskindir ve iyi keser.
Sami'nin cesedi bir gölün kenarında keşfedildi.
Tom kasabanın kenarındaki bir evde yaşıyor.
ama acıyı azaltıyor.
Vikinglere ölümcül üstünlük sağlayan bir şey daha var mıydı?
Dirseğimi masanın köşesine çarptım.
Askerler yüksek bir uçurumun kenarında Tom'u köşeye sıkıştırdılar.
Tom köyün kenarındaki bir evde yaşıyor.
ve sonra da bu kenardan, o enkazın yanına ineceğiz.
Bu yol seni Biwa Gölü kenarına götürecek.
Tom ukelelesini çalarak masanın kenarında oturuyordu.
Masanın kenarına oturmuş gitarını çalıyordu.
Bunu şu amaçla kullanacağım, halatı, sivri köşelerden korumak için.
O, Wripple'ın köşesine yakın yaşıyor, bu yüzden o her gün araba sürmektedir.
Sistem mühendisleri ayrılmaya devam ederse, şirketin rekabet üstünlüğü aşınmış olacak.
Tom yatağın köşesine oturdu ve çoraplarını giydi.
Uçurumun kenarına çok yaklaşmak tehlikeli olurdu.
Üniversite gettonun birkaç blok ötesindedir.
Şehrin kenarında küçük bir otel kurduk.
Fakat artık son teknoloji çekim teknikleri kullanarak zifiri karanlıklara dalabiliyor...
Yuvasından çıkmış, ormanın kenarında dolaşıyordu.
Ve hala insan sesini ne kadar itebileceğini
Kasabanın kenarında küçük bir otelde kaldık.
Diz üstü bilgisayarımı masanın kenarına o kadar yakın koymamalıydım.
O; baldırındaki ağrıyı azaltmak için biraz ağrı kesici içti.
Vay canına, buradan düşmek çok kolay olurdu!
Yıldız Savaşları gibi, en iyi özel efektlerle ve son teknolojiyle.
Uçurumun kenarına bu kadar yakın durmanın güvenli olduğundan emin misin?
"Tuzluk boş." "Onu tuzla doldurdun mu?" "Evet, kenara kadar."
Son teknoloji kameralar, Dünya'nın en ikonik bazı hayvanları hakkında bildiklerimizi değiştiriyor.
Kanyon çok dar. Ben de kanyonun kenarından halatla inip
Ve bu da bu şirketlere sürekli inovasyon yapmaları için en büyük teşvik
Ormanın kenarında gördüğünüz şey çadır değil, daha ziyade bir saman yığınıdır.
Ölüm sadece bir ufuktur. Ve bir ufuk sadece görüş alanımızın sınırıdır.
Mary yatağın kenarına oturdu ve onun uyuduğunu hissedene kadar Tom'a hikaye anlattı.
Tom Mary'nin çatının kenarında durduğunu gördüğü zaman neredeyse kalp krizi geçirmişti.
Tom gergin görünüyor.
Sadece sis kalktığında bir uçurumun kenarında uyuduğumuzu fark ettik.
Sahilde bir sürü insan vardı.
Şehrin tam dışında küçük bir otelde kaldık.
Biraz gergin görünüyorsun.