Examples of using "Verlichten" in a sentence and their turkish translations:
...ve yüzey sularını aydınlatıyor.
Bu duvarı aydınlatan ışık dalgaları
Kutupların etrafını saran manyetik hatları aydınlatırlar.
Bizim acıları dindirme, hayatı genişletme
Kendi ışıklarını üretir, denizleri aydınlatırlar.
Yeni Ay'ın karanlığı hâkimken... ...geceleyin gökyüzünü uzak galaksiler aydınlatır.