Translation of "Polen" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Polen" in a sentence and their turkish translations:

Ik kom uit Polen.

Ben Polonyalıyım.

Polen is een groot land.

Polonya büyük bir ülkedir.

Hitler viel Polen binnen in 1939.

Hitler Polonya'yı 1939'da işgal etti.

Vandaag zijn de verkiezingen in Polen.

Bugün Polonya'da seçim günüdür.

De hoofdstad van Polen is Warschau.

Polonya'nın başkenti Varşova'dır.

Polen is een buurland van Oekraïne.

- Polonya, Ukrayna'nın komşusudur.
- Polonya, Ukrayna'nın bir komşusudur.

Polen wordt "Polska" genoemd in het Pools.

- Polonya'ya Polonya dilinde "Polska" denilir.
- Polonya'ya Lehçede "Polska" denir.

Zowel Pioter als Lech zijn van Polen.

Hem Piotr, hem de Lech; Polonyalıdır.

Sommige van m'n voorouders kwamen uit Polen.

Atalarımın bazıları Polonya'dan gelmiş.

Ze verlichten de magnetische lijnen rondom de polen.

Kutupların etrafını saran manyetik hatları aydınlatırlar.

Gdansk is de grootste stad in Noord-Polen.

Gdansk Polonya'nın kuzeyinde en büyük kenttir.

Laatste man die de Niemen-rivier overstak naar Polen.

Niemen Nehri'ni geçerek Polonya'ya giden son kişi oldu.

De vlag van Indonesië en die van Polen gelijken op elkaar.

Endonezya bayrağı ile Polonya'nınki birbirine benziyor.

Polen is sinds 1 mei 2004 lid van de Europese Unie.

Polonya, 1 Mayıs 2004'ten beri Avrupa Birliği üyesidir.

In Polen en de Oostzee, heeft het Russische leger een reeks zware nederlagen geleden,

Polonya ve Baltık'ta, Rus ordusu büyük bir yenilgi dizisi çekti,

In Polen en de Oostzee, het Russische leger heeft een reeks zware nederlagen geleden,

Polonya ve Baltik'de,Rus ordusu bir düzine büyük yenilgiye uğradı

De cirkels behouden hun vorm maar vergroten naarmate je dichter bij de polen komt.

Daireler şekillerini korur ancak kutupları yaklaştırdığınızda genişler.

Het jaar daarop zag zijn divisie in Polen harde strijd bij Pultusk, maar werd vervolgens tegengehouden

Ertesi yıl Polonya'da, tümeni Pultusk'ta zorlu bir savaş gördü, ancak daha sonra