Translation of "Duisternis" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Duisternis" in a sentence and their turkish translations:

Duisternis...

Karanlık...

Duisternis.

Karanlık.

Onder de deken van duisternis...

Gecenin karanlığında...

Bereikte toen de duisternis viel.

ancak karanlık çöktüğünde

Ze moet wachten op de duisternis.

Karanlıktan faydalanmak için geceyi beklemesi gerek.

De poolnacht is geen volstrekte duisternis.

Kutuplarda gece zifiri karanlığa boğulmaz.

Hij is verdwaald in de duisternis.

Maymunumuz zifiri karanlıkta kayboldu.

- Het wordt donker.
- De duisternis valt.

Karanlık çöküyor.

Ik geloof dat er in de duisternis,

İnanıyorum ki karanlığın içerisinde,

De duisternis is haar enige bescherming tegen roofdieren.

Avcılardan ancak karanlık sayesinde korunabiliyor.

Verder naar het noorden... ...blijft de duisternis langer hangen.

Daha da kuzeyde... ...karanlık biraz daha uzun sürer.

Maar hier, in de duisternis, is hij vrijwel blind.

Bu yükseklikte, karanlığın içinde resmen kördür.

Ze kon haar angst voor de duisternis niet overwinnen.

Karanlık korkusunu yenemedi.

Nu is er geen twijfel over mogelijk. Duisternis biedt kansen.

Artık... şüphe kalmadı. Karanlık, fırsat yaratır.

Maar met nieuwe technologie kunnen we nu in deze duisternis zien...

Ama artık, yeni teknoloji sayesinde bu karanlığın içine bakabiliyoruz.

De duisternis zal een proef zijn voor haar uithoudingsvermogen en vaardigheid.

Anneyi bekleyen uzun karanlık, dayanıklılığını ve kabiliyetini sınayacak.

Tijdens een maanloze nacht... ...kan een warmtebeeldcamera in de duisternis kijken.

Ay'sız bir gecede termal görüntüleme yapan bir kamera karanlıkta görebilir.

Lannes hield de Russen nog steeds tegen terwijl de duisternis viel.

Güneş batarken Lannes hala Rusları başarıyla tutmaya devam ediyordu

Tijdens de duisternis van de nieuwe maan verlichten verre sterrenstelsels de hemel.

Yeni Ay'ın karanlığı hâkimken... ...geceleyin gökyüzünü uzak galaksiler aydınlatır.

In de bergen van Patagonië... ...heeft de poema gebruikgemaakt van de duisternis.

Patagonya dağlarındaki anne puma karanlıktan faydalanmış.

...worden de dagen langer en moet de duisternis voor het licht wijken.

...günler uzar ve karanlık yerini aydınlığa bırakır.

Als de dag ten einde loopt... ...snelt de duisternis over de planeet...

Günün sonu yaklaştıkça... ...saatte 1.000 kilometreden büyük bir hızla...

Ze gebruikt haar ogen amper, maar ruikt zich een weg door de duisternis.

Gözlerini pek kullanmaz. Onun yerine karanlıkta yolunu koklayarak bulur.

Vampiervleermuizen zijn het actiefst in de donkerste nachten... ...en zoeken bloed in de duisternis.

Vampir yarasalar en çok en kara gecelerde harekete geçer. Karanlıkta kan peşindedirler.

Dit zijn de laatste nachturen... ...maar de jungles van Azië zijn nog steeds in diepe duisternis gehuld.

Gecenin artık son saatleri. Ama Asya'nın yağmur ormanları hâlâ karanlığa gömülü.