Translation of "Verdedigen" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "Verdedigen" in a sentence and their turkish translations:

Je moet jezelf verdedigen.

Kendini savunmak zorundasın.

We gaan ons land verdedigen.

Biz ülkemizi savunacağız.

Jonathan Swift zou mij verdedigen.

Jonathan Swift beni savunurdu.

Sami had Layla kunnen verdedigen.

Sami, Leyla'yı koruyabilirdi.

- Iedereen heeft het recht zich te verdedigen.
- Iedereen heeft het recht zichzelf te verdedigen.

Her insanın kendini savunma hakkı var.

Iedereen heeft het recht zich te verdedigen.

Her insanın kendini savunma hakkı var.

Verlang je ernaar om je overtuiging te verdedigen?

Kendi inançlarınızı savunmayı mı arzulamalıyız,

Tom probeerde niet eens om zichzelf te verdedigen.

Tom kendini savunmaya çalışmadı bile.

Waarom heb je besloten om hem te verdedigen?

Neden onu savunmaya karar verdin?

Zijn logica is op geen enkele wijze te verdedigen.

Onun mantığı herhangi bir şekilde savunulamaz.

...maar als ze worden verstoord of uitgedaagd verdedigen ze zich.

ama rahatsız edilir veya kışkırtılırlarsa kendilerini savunurlar.

Maar als ze bereid zijn om ze actief te verdedigen

istemeyi ve onları şekillendiren

Het leger is in het noorden, om de grens te verdedigen.

Ordu sınırı korumak için kuzeydedir.

Om Warschau te verdedigen en miste de grote veldslagen van Eylau en Friedland.

Varşova'yı savunmak için geri çekildi ve Eylau ve Friedland'ın büyük savaşlarını kaçırdı.

De Russische Tsaar, Nicholas II, voelt zich eer-gebonden om Servië te verdedigen, een mede Slavische natie, en

Rus Çarı, II. Nicholas, kardeş bir Slav devleti olan Sırbistan'ı korumayı bir onur meselesi olarak gördü ve

...en natuurlijk wil de orang-oetang leven en overleven... ...in de omgeving die is vernietigd en zal zichzelf proberen te verdedigen.

orangutan da yok edilen doğal ortamında hayatta kalmaya çalıştığı için kendini savunabiliyor.