Translation of "Layla" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Layla" in a sentence and their turkish translations:

- Layla schreeuwde.
- Layla gilde.

Leyla çığlık atıyordu.

Layla schreeuwde.

Leyla bağırıyordu.

Layla hoestte.

Leyla öksürdü.

- Layla was aan het bloeden.
- Layla bloedde.

Leyla kanıyordu.

Layla is vermoord.

Leyla öldürüldü.

Layla pleegde zelfmoord.

Leyla intihar etti.

Layla beschermde Sami.

Leyla, Sami'yi korudu.

Layla is anders.

Leyla farklıdır.

Sami beschermde Layla.

Sami, Leyla'yı koruyordu.

Sami zag Layla.

Sami, Leyla'yı gördü.

Layla had irresistible charms.

Leyla'nın karşı konulmaz bir cazibesi vardı.

Layla had een aardbeienmilkshake.

Leyla çilekli bir milkshake içti.

Layla dronk een milkshake.

Leyla bir milkshake içti.

Layla bracht het geld.

Leyla nakit getirdi.

Layla hielp Sami altijd.

- Leyla her zaman Sami'ye yardım ediyordu.
- Leyla daima Sami'ye yardım ediyordu.

Sami wilde Layla verkrachten.

Sami, Leyla'ya tecavüz etmek istedi.

Layla droeg een hijaab.

Leyla başörtüsü takıyordu.

Layla was een transgender vrouw.

Leyla transseksüel bir kadındı.

Layla wilde de moord verdoezelen.

Leyla cinayeti örtbas etmek istedi.

Layla lag op het bed.

Leyla yatakta yatıyordu.

Layla vroeg zich af waarom.

Leyla nedenini merak etti.

Layla is een goede actrice.

Leyla iyi bir oyuncudur.

Layla was een ongeschikte moeder.

Leyla uygun bir anne değildi.

Layla had Sami’s hulp nodig.

Leyla'nın, Sami'nin yardımına ihtiyacı vardı.

Layla had twee Duitse herders.

Leyla'nın iki Alman çoban köpeği vardı.

Layla overleefde de ijskoude nacht.

Leyla buz gibi geceyi atlattı.

Layla kon geen kameel berijden.

Leyla bir deveye binemezdi.

Layla wist alles van kamelen.

Leyla develer hakkındaki her şeyi biliyordu.

Layla reed op Sami's kameel.

Leyla, Sami'nin devesine bindi.

Layla was bang voor kamelen.

Leyla develerden korkuyordu.

Sami had Layla kunnen verdedigen.

Sami, Leyla'yı koruyabilirdi.

Sami downloadde Layla haar video.

Sami, Leyla'nın videosunu indirdi.

Sami blokkeerde Layla op Facebook.

- Sami, Leyla'yı Facebook'ta engelledi.
- Sami, Leyla'yı Facebook'ta blokladı.

Sami volgde Layla op Instagram.

Sami, Leyla'yı İnstagram'da takip etti.

Sami en Layla zijn moslims.

Sami ve Leyla Müslüman.

Layla is een hijaab-styliste.

Leyla bir tesettür modacısı.

Layla wilde een moslimman vinden.

Leyla Müslüman bir koca bulmak istiyordu.

Sami en Layla baden samen.

Sami ve Leyla birlikte dua ettiler.

Sami en Layla bidden samen.

Sami ve Leyla birlikte dua ediyorlar.

- Sami heeft Layla nooit meer gesproken.
- Sami heeft nooit meer met Layla gepraat.

Sami, Leyla ile bir daha asla konuşmadı.

Layla dacht dat Sami gay was.

Leyla, Sami'nin eşcinsel olduğunu düşündü.

Niemand weet precies waar Layla is.

Hiç kimse Leyla'nın tam olarak nerede olduğunu bilmiyor.

Layla werd gebeten door een kameel.

Leyla bir deve tarafından ısırıldı.

Layla stierf alleen in de woestijn.

Leyla çölde yalnız başına öldü.

Sami en Layla zijn beide moslim.

Sami de Leyla da Müslüman.

Sami leerde Layla over de islam.

Sami Leyla'ya İslam'ı öğretti.

Sami dacht dat Layla moslim was.

Sami Leyla'nın Müslüman olduğunu düşündü.

Sami en Layla waren beide moslims.

Sami de Leyla da Müslüman'dı.

Sami en Layla hadden dezelfde bloedgroep.

Sami ve Leyla aynı kan türüne sahiptiler.

Sami bracht Layla naar de rechtbank.

Sami, Leyla'yı mahkemeye getirdi.

Sami besteedde zoveel aandacht aan Layla.

Sami, Leyla'ya çok fazla dikkat etti.

Sami en Layla kwamen uit Egypte.

Sami ve Leyla, Mısırlıydılar.

Sami is niet getrouwd met Layla.

Sami, Leyla ile evli değildir.

Sami en Layla waren beide moslim.

Sami de Leyla da Müslüman'dı.

- Sami gaf Layla een exemplaar van de Koran.
- Sami gaf Layla een kopie van de Koran.

Sami Leyla'ya bir Kuran verdi.

Layla was bij mij thuis afgelopen zondag.

Leyla önceki pazar günü evimdeydi.

Layla kwam te weten over Sami's biseksualiteit.

Leyla, Sami'nin biseksüelliğini öğrendi.

Sami wist nooit dat Layla moslim was.

Sami Leyla'nın Müslüman olduğunu hiç bilmiyordu.

Sami zette Layla af bij de moskee.

Sami Leyla'yı caminin önünde bıraktı.

Sami heeft zijn relatie met Layla afgemaakt.

- Sami, Leyla ile olan ilişkisini sonlandırdı.
- Sami, Leyla ile olan ilişkisine son verdi.

Sami en Layla zijn als moslim geboren.

Sami de Leyla da Müslüman olarak doğmuştu.

Layla besloot om de hijaab te dragen.

- Leyla başörtüsü takmaya karar verdi.
- Leyla başını örtmeye karar verdi.
- Leyla başını kapatmaya karar verdi.
- Leyla tesettüre girmeye karar verdi.

Sami en Layla gingen naar de moskee.

Sami ve Leyla camiye gitti.

Sami en Layla zijn aan het vasten.

- Sami ve Leyla oruçlu.
- Sami ve Leyla oruç tutuyor.

Layla stond op het midden van de weg.

Leyla yolun ortasında duruyordu.

Sami werd verliefd op een moslimmeisje genaamd Layla.

- Sami Leyla adında Müslüman bir kıza âşık oldu.
- Sami Leyla isimli Müslüman bir kıza abayı yakmıştı.

Sami gaf Layla een exemplaar van de Koran.

Sami Leyla'ya bir Kuran verdi.

Sami gaf Layla een vertaling van de Koran.

- Sami Leyla'ya bir Kuran meali verdi.
- Sami Leyla'ya bir Kuran çevirisi verdi.

Sami is minstens zestig jaar ouder dan Layla.

Sami, Leyla'dan en az altmış yaş büyük.

Sami en Layla ontmoetten een moslimkoppel in Toronto.

Sami ve Leyla Toronto'da Müslüman bir çiftle tanıştı.

Sami en Layla namen hun sjahada samen af.

- Sami ve Leya beraber kelimeişehadet getirdi.
- Sami ve Leya birlikte Müslüman oldu.

Layla draagt ​​de hijaab omdat ze moslim is.

Leyla tesettür takıyor çünkü Müslüman.

Sami en Layla bidden vijf keer per dag.

Sami ve Leyla günde beş kez namaz kılıyorlar.

Sami en Layla waren gisterenavond op de televisie.

Sami ve Leyla dün gece televizyondaydılar.

Layla verkleedde zich als een ninja moordenaar voor Halloween.

Leyla, Cadılar Bayramı için ninja suikastçisi gibi giyindi.

- Layla kwam terug thuis.
- Layle ging terug naar huis.

Leyla eve geri döndü.

De politie doorzocht de stad op zoek naar Layla.

Polis, Leyla için kenti aradı.

Sami probeerde enkele Koranverzen uit te leggen aan Layla.

Sami Leyla'ya Kuran'daki bazı ayetleri izah etmeye çalışıyordu.

Sami gaf Layla gratis een exemplaar van de Koran.

Sami Leyla'ya ücretsiz bir Kuran verdi.

Sami vertelde Layla wat hij over de islam dacht.

Sami Leyla'ya İslam konusunda düşüncelerini anlattı.

Sami huilde toen hij Layla de shahada hoorde uitspreken.

Sami Leyla'nın kelimeişehadet getirdiğini duyunca ağladı.

Sami en Layla willen zich tot de islam bekeren.

Sami ve Leyla Müslüman olmak istiyor.

Sami en Layla wilden zich tot de islam bekeren.

Sami ve Leyla Müslüman olmak istiyordu.

Sami vertelde Layla hoe hij een moslim is geworden.

Sami Leyla'ya nasıl Müslüman olduğunu anlattı.

- Sami vloekte tegen Layla alleen maar omdat ze een moslim was.
- Sami schold tegen Layla alleen maar omdat ze een moslim was.

Sami Leyla'ya sadece Müslüman olduğu için küfür ediyordu.

Layla was sterk genoeg om de rivier over te zwemmen.

Leyla nehri yüzerek geçecek kadar güçlüydü.

Sami en Layla lijken een zeer gelukkig koppel te vormen.

Sami ve Leyla çok mutlu bir çift gibi görünüyordu.

Layla leerde Salima hoe ze haar islamitische hoofddoek moest dragen.

- Leyla Selime'ye başörtüsü takmayı öğretti.
- Leyla Selime'ye nasıl başörtüsü bağlanacağını öğretti.

Layla liet Salima zien hoe ze haar islamitische hoofddoek moest dragen.

- Leyla Selime'ye başörtüsü takmayı gösterdi.
- Leyla Selime'ye nasıl başörtüsü bağlanacağını gösterdi.

Sami en Layla waren getrouwd door een imam in een moskee.

Sami ve Leyla'nın nikâhını camide bir imam kıydı.

Sami vroeg Layla hoe ze zich voelde om een moslim te zijn.

Sami Leyla'ya Müslüman olmaktan dolayı nasıl hissettiğini sordu.

Layla bekeerd zich tot de islam en begon de islamitische hoofddoek te dragen.

- Leyla İslam'a geçti ve Müslüman başörtüsü takmaya başladı.
- Leyla Müslüman olup başörtüsü takmaya başladı.