Translation of "Sami" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Sami" in a sentence and their turkish translations:

Sami vertrok.

Sami terk etti.

Sami klaagde.

Sami şikayette bulundu.

Sami overleefde.

Sami hayatta kaldı.

Sami hertrouwde.

- Sami yeniden evlendi.
- Sami tekrar evlendi.

Sami belde.

Sami aradı.

Sami kookt.

Sami yemek yapıyor.

Sami vloekte.

- Sami küfür etti.
- Sami lanet etti.

Sami wachtte.

Sami bekledi.

Sami plaste.

- Sami idrar yapıyordu.
- Sami çiş yapıyordu.

Sami ontsnapte.

Sami kaçtı.

Sami schreeuwt.

Sami çığlık atıyor.

Sami stierf.

Sami öldü.

- Sami plantte bloemen.
- Sami heeft bloemen geplant.

Sami çiçekler dikti.

- Sami datete.
- Sami was aan het daten.

Sami flört ediyordu.

- Sami was heel lief.
- Sami was zeer lief.
- Sami was erg lief.

Sami gerçekten tatlıydı.

- Sami stal Layla’s handtas.
- Sami stal Layla’s portemonnee.

Sami, Leyla'nın para çantasını çaldı.

- Sami downloadde de applicatie.
- Sami downloadde de app.

- Sami uygulamayı indirdi.
- Sami uygulamayı download etti.

- Sami verrichtte de wassing.
- Sami deed de woedoe.

Sami abdest aldı.

Sami wist het.

Sami biliyordu.

Layla beschermde Sami.

Leyla, Sami'yi korudu.

Sami studeerde islam.

- Sami İslam eğitimi aldı.
- Sami İslami eğitim gördü.

Sami werd gepakt.

Sami yakalandı.

Sami kwam dichterbij.

- Sami yaklaştı.
- Sami yaklaşıyordu.

Sami beschermde Layla.

Sami, Leyla'yı koruyordu.

Sami stemde toe.

Sami kabul etti.

Sami is vermoord.

Sami öldürüldü.

Sami keerde terug.

Sami geri döndü.

Sami verstopte zich.

Sami saklandı.

Sami wilde dansen.

Sami dans etmek istiyordu.

Sami is aangekomen.

Sami vardı.

Sami pleegde zelfmoord.

Sami intihar etti.

Sami wachtte daar.

Sami orada bekledi.

Sami wordt ontslagen.

Sami kovulacak.

Sami bestelde koffie.

Sami kahve sipariş etti.

Sami is doodgevallen.

Sami ölümüne düştü.

Sami werd gek.

Sami çıldırdı.

Sami werd bisschop.

Sami piskopos oldu.

Sami molk koeien.

Sami inekleri sağdı.

Sami sloeg terug.

Sami misilleme yaptı.

Sami werd ziek.

Sami hasta oldu.

Sami had astma.

Sami'nin astımı vardı.

Sami was analfabeet.

- Sami okuryazar değildi.
- Sami cahildi.

Sami had buikpijn.

Sami'nin karnı ağrıyordu.

Sami stalkt mij.

Sami beni gizlice takip ediyor.

Sami heeft geantwoord.

Sami yanıtladı.

Sami zag Layla.

Sami, Leyla'yı gördü.

Sami was moslim.

Sami Müslümandı.

Sami is kaal.

- Sami kel.
- Sami keldir.

Sami vast vandaag.

- Sami bugün oruçlu.
- Sami bugün oruç tutuyor.

Sami aanbad Allah.

Sami Allah'a ibadet etti.

- Sami kocht een stungun.
- Sami heeft een stungun gekocht.

Sami bir şok silahı satın aldı.

- Sami had geen hekel aan moslims.
- Sami haatte geen moslims.

Sami Müslümanlardan nefret etmiyordu.

- Sami is een ex-moslim.
- Sami is een voormalige moslim.

Sami eski bir Müslümandır.

Sami wilde zijn zoon naar hem vernoemen: Sami Bakir II.

Sami oğlunu kendine göre adlandırmak istedi: Sami Bekir II.

- Sami heeft het probleem opgelost.
- Sami loste het probleem op.

Sami sorunu çözdü.

- Sami heeft me niets verteld.
- Sami heeft me niets gezegd.

Sami bana hiçbir şey demedi.

Layla hielp Sami altijd.

- Leyla her zaman Sami'ye yardım ediyordu.
- Leyla daima Sami'ye yardım ediyordu.

Sami wilde Layla verkrachten.

Sami, Leyla'ya tecavüz etmek istedi.

Sami was duidelijk gay.

Sami açıkça görülüyor ki geydi.

Sami begon te huilen.

- Sami ağlamaya başladı.
- Sami bağırmaya başladı.

Sami had geen spijkers.

Sami'nin tırnakları yoktu.

Sami was niet betrouwbaar.

Sami güvenilir değildi.

Sami bestelde vier pizza's.

Sami dört tane pizza sipariş etti.

Sami bezocht veel moslimlanden.

- Sami birçok Müslüman ülkeyi gezdi.
- Sami çok sayıda Müslüman ülkeyi ziyaret etti.

Sami zag moslims bidden.

Sami Müslümanları namaz kılarken gördü.

Sami reciteerde de Koran.

- Sami Kuran okudu.
- Sami Kuran tilavet etti.

Sami is een moslim.

- Sami Müslüman.
- Sami Müslümandır.

Sami zei de sjahada.

- Sami kelimeişehadet getirdi.
- Sami şehadet getirdi.

Sami accepteerde de islam.

Sami İslam'ı benimsedi.

Sami omarmde de islam.

Sami İslam'ı benimsedi.

Sami kende die Koranverzen.

Sami bu Kuran ayetlerini biliyordu.

Sami vertelt de waarheid

Sami doğruyu söylüyor.

Sami legde alles uit.

Sami her şeyi açıkladı.

Sami is met pensioen.

Sami emekli oldu.

Sami diende in Irak.

Sami, Irak'ta görev yaptı.

Sami groeide hier op.

Sami burada büyüdü.

Sami verliet de moskee.

- Sami camiyi terk etti.
- Sami camiden çıktı.

Sami is een plattelandsjongen.

- Sami bir taşra çocuğudur.
- Sami bir taşra oğlanıdır.

Sami was erg enthousiast.

Sami çok hevesliydi.

Sami zat op Facebook.

- Sami Facebook'ta idi.
- Sami Facebook'taydı.

Sami dronk Red Bull.

Sami, Red Bull içti.

Sami ging op Facebook.

Sami, Facebook'a gitti.

Sami dronk en rookte.

Sami içki içti ve sigara içti.

Sami vertrouwde zijn moeder.

Sami annesine güveniyordu.

Sami droeg een skimasker.

Sami bir kayak maskesi giyiyordu.

Sami belt de politie.

Sami polisleri arıyor.

Sami was een engel.

Sami bir melekti.

Sami bezocht een moskee.

Sami bir camiyi ziyaret etti.

Sami had een hamer.

Sami'nin bir çekici vardı.

Sami verliet het vliegveld.

- Sami havaalanından ayrıldı.
- Sami havaalanını terk etti.

Sami begon te roken.

Sami sigara içmeye başladı.

Sami droeg een bril.

Sami gözlük takıyordu.

Sami las de Koran.

- Sami Kuran okudu.
- Sami Kuran'ı okumuş.

Sami praat over islam.

Sami İslam hakkında konuşuyor.

Sami is nu moslim.

Sami artık Müslüman.

Sami had veel moslimvrienden.

Sami'nin çok Müslüman arkadaşı olmuştu.

Sami heeft een moslimvriend.

Sami'nin Müslüman bir arkadaşı var.

Sami was een moslimstudent.

Sami Müslüman bir öğrenciydi.

Sami verliet de islam.

- Sami İslam'ı terk etti.
- Sami İslam'dan çıktı.