Translation of "Slang" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Slang" in a sentence and their turkish translations:

Slang?

Yılanı?

Leeft die slang?

Yılan yaşıyor mu?

Tom zag een slang.

Tom bir yılan gördü.

Ik zag een slang.

Ben bir yılan gördüm.

We jagen de slang weg.

Yılanı uzaklaştıralım.

Deze slang is niet giftig.

Bu yılan zehirli değil.

Tom stapte op een slang.

Tom bir yılana bastı.

Het is een grote, oude slang.

Büyük bir yılan, baksanıza.

...en proberen de slang te vangen.

ve yılanı yakalamayı deneyeceğim. Tamam.

Dan gif erin, als een slang...

Kabuğu delip aynı bir yılan gibi içeri zehir bırakıyor

Is die slang dood of levend?

- Yılan diri mi yoksa ölü mü?
- Yılan sağ mı yoksa ölü mü?
- Yılan yaşıyor mu yoksa öldü mü?

De slang slikt een ei door.

Yılan bir yumurta yutuyor.

De slang slikte een kikker door.

Yılan bir kurbağayı yuttu.

Ik heb net een slang aangeraakt.

Ben sadece bir yılana dokundum.

Welke slang heeft de langste giftanden?

Hangi yılan en uzun zehirli dişe sahiptir?

...en proberen de slang te vangen. Oké.

ve yılanı yakalamayı deneyeceğim. Tamam.

Wat is de giftigste slang in de wereld?

Dünyadaki en zehirli yılan hangisidir?

Tom zag een slang over het pad kronkelen.

Tom bir yılanın patikadan kayışını gördü.

Er is een slang, en alle medicijnen... ...zijn geplunderd.

Burada bir yılan var ve tüm ilaçlar... Mahvolmuş.

Ik moet uitkijken dat ik niet op een slang land.

Yılanın üstüne basmamak için dikkatli olmalıyım.

Die geeft me wat licht. We proberen de slang te vinden.

Bu biraz ışık verecektir. Tamam, şimdi yılanı bulmaya çalışalım.

Er is een andere ingang. Daar zal de slang wel zijn binnengekomen.

Bir giriş daha varmış gibi görünüyor. Yılan içeriye muhtemelen böyle girdi.

Ik wil de slang niet uit het oog verliezen. Hij is opgerold.

Gözümü ayırmak istemiyorum, sarmal hâline geldiğini görebilirsiniz.

Als je de kop van de slang bedwingt, beheers je het lichaam.

Yılanlar için ne derler bilirsiniz, eğer başını kontrol ederseniz gövdeyi de kontrol edersiniz.

Het enige gevaarlijke aan een slang is het gif en de giftanden.

Bir yılanın tehlikeli tek kısmı vardır, o da zehri ve dişleri.

Ik wil de slang niet uit het oog verliezen. Hij is opgerold.

Gözümü ayırmak istemiyorum. Sarmal hâline geldiğini görebilirsiniz.

Al deze factoren samen, maken hem... ...verreweg de meest gevaarlijke slang ter wereld.

birleşimi sonucunda ona dünyanın en tehlikeli yılanı diyebiliriz.

Ik denk dat hij door het leer is gekomen. We jagen de slang weg.

Sanırım deriden içeri girdi. Yılanı uzaklaştıralım.

Met superkrachtige kaken en een pijnlijkere beet dan een slang... ...is het een gevreesd roofdier.

Çenesi çok güçlüdür ve ısırığı yılandan çok acı verir, korkulacak bir avcıdır.

Het enige gevaarlijke aan een slang is het gif en de giftanden. Laten we gaan.

Bir yılanın tehlikeli tek kısmı vardır, o da zehri ve dişleri. Tamam, hadi gidelim.

Het wordt hier al erg krap. Ik moet uitkijken dat ik niet op een slang land.

Burası gittikçe daralıyor. Yılanın üstüne basmamak için dikkatli olmalıyız.

Dat is waarschijnlijk slim. Ik wil de slang niet uit het oog verliezen. Hij is opgerold.

Bu muhtemelen akıllıca. Gözümü ayırmak istemiyorum. Sarmal hâline geldiğini görebilirsiniz.

Hij zegt dat deze slang voor meer doden zorgt... ...dan welk ander slangenras dan ook op aarde...

En çok insan ölümünden sorumlu yılan türü olduğunu söylüyor.

Helaas reageren mensen niet sterk omdat het een kleine slang is.... ...dat komt wel goed en ze gaan vaak niet naar het ziekenhuis.

Küçük bir yılan olduğu için insanlar "Bir şey olmaz ya" deyip hemen hastaneye gitmiyorlar.

Het had het hoofd van een vrouw, het lichaam van een leeuw, de vleugels van een vogel en de staart van een slang.

O bir kadının başına, bir aslanın gövdesine, bir kuşun kanatlarına ve bir yılanın kuyruğuna sahipti.