Translation of "Prooi" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Prooi" in a sentence and their turkish translations:

Eén prooi...

Birinin ölmesi...

Warmtebeelden onthullen een verse prooi.

Termal görüntüleme avının taze olduğunu gösteriyor.

Een volwassen beer... ...met prooi.

Ergen bir ayı. Avını indirmiş.

Haar beste kans op een prooi.

Av indirmek için en iyi şansı.

Roofdier en prooi zijn aan elkaar gewaagd.

Avcı ve avın şartları eşitleniyor.

Te donker en ze zien hun prooi niet.

Çok karanlık olursa avlarını göremezler.

...en bieden voordeel ten opzichte van hun prooi.

...onlara avları üzerinde avantaj sağlar.

Ze moet haar welpjes snel naar de prooi brengen.

Yavrularını avın yanına götürmesi gerek. Çok da oyalanamaz.

Een vat verteringssap dat zijn prooi langzaam laat oplossen.

Avını usulca eritecek sindirim sıvılarıyla dolu bir fıçı.

Ze vallen makkelijk ten prooi aan populisten tijdens verkiezingen

Seçimlerde kolaylıkla çoğulcuların yemi oluyorlar.

Maar hij heeft licht nodig om zijn prooi te zien.

Ama avını görmek için ışığa ihtiyacı var.

...waardoor hij met dodelijke accuraatheid zijn prooi weet te vinden.

Böylece avının yerini ölümcül bir nokta atışıyla belirliyor.

...en voor scolopendra subspinipes is alles wat het kan bedwelmen prooi.

Scolopendra subspinipes alt edebileceği her şeyi avlar.

Een agressieve jager die zijn grote ogen op zijn prooi houdt.

Koca gözlerini hedefinden ayırmayan saldırgan bir avcı.

De vleermuizen vinden hun prooi met hun warmtesensoren rond hun neuzen.

Yarasalar, burunlarının etrafındaki ısı algılayıcılarla hedef belirler.

En haar welpen lijken niet snel een prooi te kunnen doden.

Yavruları da pek bir şey avlayacakmış gibi değil.

Ze kan een prooi aan die tien keer zo groot is.

Kendinden on kat büyük avları indirebilir.

Roofdieren moeten zich evolueren om hun prooi te snel af te zijn.

Yırtıcılar, avlarını alt etmenin karmaşık yollarını bulmak için evrimleşmek durumunda.

Maar gedesoriënteerd en gescheiden van de school... ...zijn ze een makkelijke prooi.

Ama kafaları karışmış ve sürüden ayrı düşmüş olduklarından kolay av oluyorlar.

Door haar ervarenheid biedt zij de grootste kans om een prooi te doden.

Tecrübesini konuşturarak bir av indirmesi en büyük ümitleri.

Maar we beginnen pas net te begrijpen waarom. Misschien om hun prooi te lokken.

Nedenini daha yeni yeni anlamaya başlıyoruz. Belki de av çekmek içindir.

Volgens experts is de kruipmoordenaar misschien wel agressief... ...maar het ziet mensen niet als prooi.

Agresif olmasına rağmen, uzmanlara göre bu sürüngen katil insanları av olarak görmez.

De hoeveelheid aan prooi maakt dit een ideaal trainingsgebied... ...voor een jonge jaguar die voor zichzelf moet zorgen.

Bu kadar çok av olması burayı ideal bir eğitim alanı yapar. Kendi başının çaresine bakmayı öğrenen bir jaguar için mesela.

Maar het was tijdens de dag, terwijl hij aan het werk was... ...dat marinebioloog Richard Fitzpatrick ten prooi viel aan een boze zee-egel.

Ama deniz biyoloğu Richard Fitzpatrick öfkeli bir denizkestanesinin saldırısına uğradığında gündüz vakti işini yapıyordu.