Examples of using "Elkaar" in a sentence and their turkish translations:
Birbirimizi öptük.
Onlar benzer.
Erken uyarı borusu ötüyor.
Birbirlerini eleştiriyorlardı.
Birbirimizi tanıyor muyuz?
Onlar birbirlerine yardım ettiler.
Siz birbirinizi tanıyor musunuz?
- Onlar birbirlerinden nefret ediyordu.
- Birbirlerinden nefret ettiler.
Onlar birbirlerine saygı duyarlar.
Onlar birbirlerini anlıyorlar.
Birbirlerini gıdıklıyorlardı.
Gözleri bir araya geldi.
Sarıldılar.
Biz ayrıldık.
Lütfen tokalaşın.
Onlar birbirlerinin boğazına sarılmıştı.
Biz nerede buluşacağız?
Maymunlar birbirlerini temizliyorlar.
Erkek kardeşler birbirlerinden nefret ediyorlar.
Her üçü de birbirlerinden nefret ediyordu.
Onlar birbirlerine baktılar.
Biz birbirimizi tanımıyoruz.
Birbirimizi öptük.
Âşıklar öpüştüler.
Onlar yan yana oturdular.
Biz konuşma şartlarındayız.
Orada görüşürüz.
Birbirinizi seviyor musunuz?
Onlar birbirlerini seviyorlar.
Birbirimizi korumalıyız.
Biz birbirimizle mektuplaştık.
- Biz birbirimizi seviyoruz.
- Birbirimizi seviyoruz.
Onlar birbirlerini seviyorlar mı?
Zıtlıklar çeker.
Çocuklar birbirini suçladılar.
Birbirimizi önceden tanıyoruz.
Onlar birbirlerini sevdi.
Sizin birbirinize ihtiyacınız var.
Birbirimizi uyardık.
Selamlaştık.
Sarılıyoruz.
Kızlar birbirlerine bakıyorlar.
Birbirimizi sevdik.
Birbirimize saygı duymalıyız.
Birbirinizi nereden tanıyorsunuz?
Bizim yollar kesişti.
Onlar birbirini çok iyi tanımıyorlar.
büyük bir mücadele içerisinde, şehirler buraların etrafına inşa ediliyor,
Birbirimizi orada tanıdık.
- Birbirimizle haberleşmeliyiz.
- Birbirimizle haberleşmemiz gerekiyor.
- Daha önce tanıştık mı?
- Sizinle daha önce tanıştık mı?
- Sizinle daha önce tanışmış mıydık?
Onlar birbirlerine akrabalar.
Onlar içten âşıklar.
Kızlar yan yana oturuyorlardı.
Onlar bir zamanlar birbirlerine yardım etmişlerdi.
İki kadın birbirini tanıyor.
Tom ve Mary birbirlerine sarıldılar.
Siz çocuklar birbirinizi seviyorsunuz, değil mi?
Daha dün tanıştık.
O kadınlar birbirlerine benziyorlar mı?
Nasıl tanıştınız?
Yıllardır birbirimizi tanımaktayız.
Gelecek hafta görüşürüz.
İki adam birbirini suçladı.
Tom ve Mary birbirlerini anlıyor.
Siz birbirinize çok benziyorsunuz.
Birbirinize ne yaptınız?
İfadelerin birbiriyle çelişiyor.
Biz ayrıldık.
- Daha önce görüştük.
- Daha önce tanışmıştık.
Siz hiç tanıştınız mı?
Biz birbirimizden özür diledik.
Pazarları buluşuruz.
Ülke parçalara ayrılıyor.
Siz çocuklar iyi geçiniyor musunuz?
Yüz yüze konuşalım.
Onlar birbirleriyle yer değiştirdi.
İkisi bir daha asla bir araya gelmediler.
Onu nasıl başardınız?
İki kamyon birbirleriyle çarpıştı.
Aslında yaptığım tek şey bu dalları birbirine sarmak.
Bunlar varoluşumuzun koşulları.
çünkü yeniden görüşeceksiniz.