Translation of "Eén" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Eén" in a sentence and their turkish translations:

- Eén biertje, alstublieft!
- Eén biertje, alsjeblieft!

Bir bira lütfen!

Eén prooi...

Birinin ölmesi...

Eén, twee, drie.

Bir... İki... Üç.

- Eén taal is nooit genoeg.
- Eén taal is nooit voldoende.
- Eén taal kan nooit genoeg zijn.

- Bir dil asla yeterli değildir.
- Bir dil asla yetmez.
- Tek dil asla yeterli değildir.

Eén ervan is fatalisme.

Bunlardan biri kadercilik.

Eén welpje is achtergebleven.

Yavrulardan biri ayrı düşmüş.

Eén was heel ernstig.

Bir tanesi çok ciddiydi.

Eén kus of twee?

- Bir öpücük mü iki mi?
- Bir öpücük mü yoksa iki öpücük mü?

Eén keer is genoeg.

Bir kez yeterli.

- Eén plus twee is gelijk aan drie.
- Eén en twee is drie.
- Eén plus twee is drie.

- Bir artı iki üç eder.
- Bir ile ikiyi toplarsanız sonucu üç olur.

- Eén zwaluw maakt nog geen zomer.
- Eén zwaluw maakt de lente niet.

- Bir çiçekle yaz gelmez.
- Bir çiçekle bahar olmaz.

- Eén van hen is een spion.
- Eén van hen is een spionne.

Onlardan biri bir casus.

Eén van zijn collega's fluisterde.

İş arkadaşlarından biri fısıldadı.

Eén taal is niet genoeg.

Tek bir dil yeterli değil.

Eén bedrijf, Azuri, verdeelde tienduizenden eenheden

Azuri isimli bir şirket, on bir ülkede on binlerce birimini

Eén planeet op een biljoen sterrenstelsels,

Olasılık şimdi bir trilyonda bir gezegen,

Er was iets genaamd Centrum Eén.

Merkez Bir denen bir şey vardı.

Eén zwaluw maakt nog geen zomer.

- Bir çiçekle yaz gelmez.
- Bir çiçekle bahar olmaz.

Eén plus twee is gelijk aan drie.

Bir artı iki üçe eşittir.

Eén bonte kraai maakt nog geen winter.

Bir çiçekle yaz gelmez.

Eén, drie en vijf zijn oneven getallen.

Bir, üç ve beş tek sayılardır.

Eén is de aard van de technologie zelf.

Birincisi, teknolojinin kendi doğası.

Eén verkeerde stap en de hyena's pakken haar.

Tek yanlış harekette sırtlanlara yem olur.

Eén van hen sloeg me op de rug.

Bunlardan biri bana arkadan vurdu.

Eén van Toms kinderen woont nu in Australië.

Tom'un çocuklarından biri şu anda Avustralya'da yaşıyor.

Eén enkel verhaal waarbij een patiënt schijnbaar zichzelf genas

En başta yanlış teşhis konulduğu için

Eén beet van die hoektanden en het is voorbij.

Dişi, zehirli dişini bir geçirdi mi yolun sonu gözükür.

Eén van de spelers raakte tijdens het spel gewond.

Oyunculardan biri oyun sırasında sakatlandı.

Eén uur van onbedachtzaamheid kan maken dat men jaren schreit.

Bir saatlik düşüncesizlik yıllarca gözyaşlarına neden olabilir.

Eén van de belangrijkste producten van dit land is koffie.

Bu ülkenin ana ürünlerinden biri kahvedir.

Eén van de Amerikaanse staten is beroemd vanwege zijn ananassen.

Amerikan devletlerinden biri ananası ile ünlüdür.

Eén: Ik ben slecht in praten, ik ben goed in praten.

Birincisi, konuşmakta iyiyim, konuşmakta kötüyüm.

Eén en een kwart miljard hebben de armoede achter zich gelaten,

Bu da 1,25 milyar insanın yoksulluktan kurtulduğu anlamına gelir

Eén rotte appel in de mand maakt al het fruit te schand.

- Bir baş soğan bir kazanı kokutur.
- Bir kötünün yedi mahalleye zararı vardır.

Eén ging mee bier drinken en de anderen kwamen in de cel terecht.

Sonunda aramızdan bazıları bira içti, bazıları da hapse girdi.

Eén voor één kwamen de jongens kijken wat ik aan het lezen was.

Birer birer, çocuklar ne okuduğumu görmek için geldi.

Eén voor op de fairway te geraken, en nog een paar om rond de hoek om en op de green te komen.

Biri panayırdan inecek, bir kaç tane daha köşe başında ve yeşile gelecek.