Translation of "Honderden" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Honderden" in a sentence and their turkish translations:

Ik heb honderden gesprekken gehad.

Yüzlerce buluşma gerçekleştirdim.

Het waren er echt honderden.

Gerçekten yüzlercesi vardı.

Honderden mensen werken in die fabriek.

Bu fabrikada yüzlerce kişi çalışır.

China is honderden jaren geïsoleerd geweest.

Çin yüzlerce yıldır soyutlanmıştır.

In deze fabriek werken honderden mensen.

Bu fabrikada yüzlerce kişi çalışır.

Sami las die Koranverzen honderden keren.

Sami o Kuran ayetlerini yüzlercce defa okudu.

Er waren elke week honderden nieuwe gevallen.

Her hafta yüzlerce yeni vaka vardı.

In subsaharaans Afrika leven honderden miljoenen mensen

Sahra altı Afrika'da yüz milyonlarca insan var ve

Dat kost honderden miljoenen dollar -- per stuk.

büyük bir gemiye

Sleepnetten kunnen honderden tonnen per trip opscheppen.

Trol tekneleri tek seferde yüzlerce ton balık çekebilir.

En zo zijn er honderden slimme duwtjes.

Bunun gibi yüzlerce küçük iteklemeler var.

Er waren honderden mensen op het plein.

Plazada birkaç yüz kişi vardı.

Orale traditie heeft al honderden jaren bestaan.

Sözlü gelenek yüzlerce yıldır vardır.

Deze vulkaan is al honderden jaren inactief.

Bu yanardağ yüzlerce yıldır aktif değildir.

Er eten hier elke dag honderden mensen.

Burada her gün yüzlerce insan yiyor.

Vuren honderden en duizenden neuronen in de hersenen

beyninizdeki yüz binlerce nöron kıvılcım saçar

Deze kleine vleermuizen migreren elk jaar honderden kilometers...

Bu ufak yarasalar, açan çiçeklerin peşinde...

Men zal jullie allemaal nog honderden jaren herinneren.

Tüm insanlar yüzlerce yıl hatırlanacak.

Aan het ontwikkelen van videogames voor honderden miljoenen gebruikers

yüz binlerce kullanıcısı olan video oyunları geliştirmek için harcamıştım

Tientallen soorten, honderden kikkers, verzamelen zich om te paren.

Düzinelerce türden yüzlerce kurbağa çiftleşmek için bir araya gelir.

Honderden miniatuur hoveniers... ...zijn de hele nacht in touw...

Yüzlerce minik bahçıvan... ...geceleri uyumayıp...

Niemand heeft die helse woestijn in honderden jaren overgestoken.

Yüzlerce yıldır hiç kimse o cehennemi çölü geçmedi.

De beschaving bloeit al honderden jaren in dit verborgen land.

Medeniyet bu gizli topraklarda yüzlerce yıldır gelişti.

Deze vrouwtjes-watasenia scintillans... ...migreert honderden meters omhoog vanuit de diepte.

Bu dişi ateş böceği mürekkep balığı abisten yüzlerce metre yukarıya doğru göç ediyor.

Elk jaar komen honderden mensen deze schatten uit het diepe verzamelen.

Derinlerden gelen bu defineyi toplamaya her yıl yüzlerce insan gelir.

Deze worden tegenwoordig met argwaan bekeken, omdat ze honderden jaren later

Bunlara bugünlerde şüpheyle bakılıyor çünkü yüzlerce yıl

Ik zou liefst van al honderden zinnen schrijven in Tatoeba, maar ik moet werken.

Tatoeba'ya daha yüzlerce kelime yazmak istiyorum, fakat işime dönmem lazım.

Hun geschiedenissectie heeft honderden titels die alles omvatten, van de vroege mens en de prehistorie

. Onların tarih bölümü, erken insanlardan tarih öncesinden dünya savaşlarına ve ötesine

Op het congres waaraan honderden tandartsen deelnamen, vormde de angst voor aids een belangrijk discussiethema.

Yüzlerce diş hekiminin katıldığı kongrede, AIDS endişesi önemli bir tartışma konusu oluşturdu.