Translation of "Werken" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Werken" in a sentence and their turkish translations:

- Je moet werken.
- U moet werken.
- Jullie moeten werken.

Çalışmalısın.

- We werken morgen.
- Wij werken morgen.

Yarın çalışacağız.

Blijf werken.

Çalışmaya devam et.

- Ik bleef werken.
- Ik ben blijven werken.

Ben çalışmaya devam ettim.

- We zijn aan het werken.
- We werken.

Çalışıyoruz.

- De mens moet werken.
- Een mens moet werken.

Bir adam çalışmak zorundadır.

Mannen moeten werken.

Erkekler çalışmalı.

Mensen moeten werken.

İnsanlar çalışmalı.

Ik zal werken.

- Ben çalışacağım.
- Çalışacağım.

Ik haat werken.

Çalışmaktan nefret ederim.

Wij werken samen.

Birlikte çalışıyoruz.

Laat ons werken.

Çalışalım.

De vrouwen werken.

Kadınlar çalışıyor.

Ze bleef werken.

O çalışmaya devam etti.

Ik moest werken.

Çalışmak zorundaydım.

Het zal werken.

O çözecek.

De meisjes werken.

Kızlar çalışır.

Werken jullie vandaag?

Bugün çalışıyor musun?

Werken ze hier?

Onlar burada mı çalışıyorlar?

Hoe werken computers?

Bilgisayarlar nasıl çalışır.

Wij werken mee.

Biz işbirliği yapıyoruz.

Jullie werken mee.

Sen işbirliği yapıyorsun.

We zullen werken.

Biz çalışacağız.

Ze werken beiden.

Onların her ikisi de çalışırlar.

Zij werken samen.

Onlar birlikte çalışırlar.

Werken jullie samen?

Birlikte çalışır mısınız?

Ik wil werken.

Ben çalışmak istiyorum.

Elk moet werken.

Herkes çalışmalı.

Hoe werken magneten?

Mıknatıslar nasıl çalışır?

Ze werken hard.

Onlar çok çalışırlar.

Tom moet werken!

Tom çalışmalıdır.

Ik moet werken.

Çalışmam gerek.

- Tom kan vannacht niet werken.
- Tom kan vanavond niet werken.

Tom bu gece çalışamaz.

- Ge moet alleen hard werken.
- Je moet alleen hard werken.

- Sadece çok çalışmak zorundasın.
- Tek yapman gereken şey çok çalışmak.

Goede keuze. Hard werken.

İyi karardı! Zor iş.

Dat gaat niet werken.

Bu işe yaramayacak.

Veel studenten werken deeltijds.

Birçok öğrenci part-time işler yapar.

Dat zal niet werken.

- O işe yaramaz.
- O çalışmayacak.

Het plan zal werken.

Plan işleyecek.

Trams werken op elektriciteit.

Tramvaylar elektrikle çalışırlar.

Tom weigert te werken.

Tom çalışmayı reddediyor.

Hoeveel mensen werken hier?

Burada kaç kişi çalışıyor?

Het zal niet werken.

- O çalışmaz.
- O işe yaramaz.

Ze werken 's nachts.

Onlar gece çalışırlar.

Deze koptelefoons werken niet.

Bu kulaklıklar çalışmıyor.

Ik wil niet werken.

Çalışmak istemiyorum.

Ik moet morgen werken.

- Yarın çalışmak zorundayım.
- Yarın çalışmam gerekiyor.

Ze werken te veel.

Onlar çok çalışıyor.

Ze kunnen niet werken.

Onlar iş yapamazlar.

Voor wie werken jullie?

Siz kimin için çalışıyorsunuz arkadaşlar?

Je moet hard werken.

- Çok çalışmalısın.
- Çok çalışmak zorundasın.

Een mens moet werken.

Bir adam çalışmak zorundadır.

Dat gaat nooit werken.

Bunu işletecek hiçbir yol yoktur.

Moet je zondags werken?

- Pazar çalışmak zorunda mısın?
- Pazar günü çalışmaya ihtiyacın var mı?

Hoe werken deze dingen?

Bu şeyler nasıl çalışıyor?

Letterlijke vertalingen werken niet.

Kelimesi kelimesine çeviriler işe yaramaz.

Tom kan niet werken.

Tom çalışamaz.

Ik probeer te werken.

Çalışmaya çalışıyorum.

Je moet meer werken.

Daha çok çalışmalısın.

We moeten hard werken.

Biz çok çalışmalıyız.

Ik kan niet werken.

- Çalışamıyorum.
- Ben çalışamam.

We werken voor vrede.

Barış için çalışıyoruz.

Zal hun huwelijk werken?

Onların evlilikleri işe yarayacak mı?

- Chris zal morgen niet kunnen werken.
- Chris kan morgen niet werken.

Chris yarın çalışamaz.

- Hij heeft het niet nodig te werken.
- Hij hoeft niet te werken.

O, çalışmak zorunda değildir.

- Je hoeft vandaag niet te werken.
- U hoeft vandaag niet te werken.

Bugün çalışman gerekmiyor.

Werken in die moeilijke omstandigheden,

O zor şartlarda çalışmak,

Nee, dit gaat niet werken.

Hayır, bu olmayacak.

De immunotherapie lijkt te werken

Bağışıklık tedavisi ilaçları işe yarıyor gibi.

Dus als jullie gaan werken

O yüzden işinize giderken

Door hard werken en doorzettingsvermogen

Sıkı çalışma ve sabır ile

Je moet voor Uruguayanen werken...

Uruguaylılar için çalışmalısınız,

De meeste liften werken automatisch.

Birçok asansörler otomatik olarak çalışır.

Tom wil morgen niet werken.

Tom yarın çalışmak istemiyor.

We zullen voor hen werken.

Biz onlar için çalışacağız.

Dit is hoe we werken.

Biz böyle çalışırız.

Je zult hard moeten werken.

Çok çalışmak zorunda kalacaksın.

Ze ging door met werken.

O çalışmaya devam etti.

We werken in hetzelfde ziekenhuis.

Aynı hastanede çalışıyoruz.

Ik ben aan het werken.

Çalışıyorum.

Die machines werken nu niet.

O makineler şimdi çalışmıyor.

Sommigen van ons moeten werken.

Bazılarımızın yapacak işi var.

Het zal volgende keer werken.

O gelecek sefer işe yarayacak.

Ik zal hard moeten werken.

Ben çok çalışmak zorunda olacağım.