Translation of "Flink" in Turkish

Ik wordt flink gesneden.

Oldukça hırpalanıyorum.

Tom is flink afgevallen.

Tom oldukça çok kilo kaybetti.

De waarde van de yen is flink gestegen.

Yen'in değeri yükselişe geçti.

- Het heeft veel gesneeuwd.
- Het heeft flink gesneeuwd.

Çok kar yağdı.

Omdat het het einde van het jaar is, hebben we het flink druk.

- Yıl sonu nedeniyle işlerimiz oldukça yoğun.
- Yıl sonu olduğu için, çok yoğunuz.

...en hij had mijn triceps flink te pakken. En hij beet door het bot heen.

arka kolumun büyük kısmını ve biraz da kemiği kavradı.

Met het verbreken van de verbinding werd de communicatie flink verhinderd. Het meest dramatische was dat er agenten met ons meekwamen.

Telefon hattını keserek iletişimi yeterince sekteye uğratmış olduk. En dramatik tarafı da birkaç polis memurunun bizimle gelmesiydi.