Translation of "Pakken" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Pakken" in a sentence and their turkish translations:

We pakken hem.

Onu alacağız.

We pakken de medicijnen.

Tamam, şu ilaçları alalım.

Laten we een bus pakken.

Haydi otobüse binelim.

Ik wil een filmpje pakken.

Bir film izlemek istiyorum.

Om deze problemen aan te pakken,

Bu sorunları da çözebilmek için

Snel dit touw pakken... ...en wegwezen.

Şu halatı hızlıca geri alıp buradan gidelim.

Touw pakken, aan een boom binden.

Halatı çıkartıp ağaca bağlayalım.

Ze krijgen me niet te pakken.

Yakalanmayacağım.

Waar kan ik bus nummer 7 pakken?

7 numaralı otobüse nerede binebilirim?

Eén verkeerde stap en de hyena's pakken haar.

Tek yanlış harekette sırtlanlara yem olur.

- Laten we koffie pakken.
- Laten we koffie halen.

Kahve alalım.

Je bofte dat je de trein kon pakken.

Treni yakaladığın için şanslıydın.

- Tom ging terug binnen om een paraplu te pakken.
- Tom ging het huis terug binnen om een paraplu te pakken.

Tom bir şemsiye almak için eve geri gitti.

pakken we tegelijk de opwarming van de aarde aan.

aynı zamanda küresel ısınmaya dikkat çekmeyi de başarırız.

- Laten we je jas halen.
- Laten we je jas pakken.

Paltonu alalım.

- Ik wil naar de film.
- Ik wil een filmpje pakken.

Sinemaya gitmek istiyorum.

We moeten iemand inhuren om dit probleem aan te pakken.

Bu sorunu çözmek için birini işe almamız gerekir.

Tom liep de slaapkamer in om wat kleren te pakken.

Tom bazı kıyafetler almak için yatak odasına girdi.

Zij pakken een derde van de schildpadden die de zee bereiken.

Denize ulaşan yavruların üçte birini kapacaklar.

Pakken we hem bij de staart of pinnen we zijn kop vast?

Onu kuyruğundan mı yakalayalım, başından mı?

Neem me niet kwalijk maar kunt u voor mij de suiker pakken?

- Sizi şeker için rahatsız edebilir miyim?
- Bana şeker verir misiniz?

...om hem eruit te spoelen en te pakken. Er is minder kans te worden gebeten...

Onu bu şekilde çıkartabilirim. Bu şekilde ısırılma ihtimalim daha az

...en hij had mijn triceps flink te pakken. En hij beet door het bot heen.

arka kolumun büyük kısmını ve biraz da kemiği kavradı.

"Zou het echt...?" vroeg Dima zich af. "Heb ik eindelijk de goede Al-Sayib te pakken?"

" Olabilir miydi...? Dima merak etti. Sonunda doğru Al-Sayib aldım mı?

En dan heeft de haai een van haar armen te pakken... ...en doet hij een death roll.

Sonra bir baktım ki köpek balığı kollarından birini ısırmış, korkunç bir ölüm dönüşü yapıyor.

En heeft ze een methode om ze op te pakken... ...en voorzichtig uit het hol te gooien.

ve onları vantuzlarıyla kaldırıp nazikçe yuvasından atmaya başladı.

...om water te halen en het in het gat te gieten... ...om hem eruit te spoelen en te pakken.

biraz su aldıktan sonra deliğe dökerek dışarı çıkarıp o şekilde de alabilirim.

- Neemt u me niet kwalijk, kunt u me de suiker aangeven?
- Neem me niet kwalijk maar kunt u voor mij de suiker pakken?

Affedersiniz, şekeri bana uzatabilir misiniz?