Examples of using "Bos" in a sentence and their turkish translations:
Orman yanıyor.
Altımızda bir orman görebiliyorum.
Pekâlâ, ormana doğru ilerleyeceğiz.
Neredeyse ormanın zihni gibi.
Orman ağaçlarla dolu.
Hayvanlar ormanda yaşar.
Ormanda yağmur yağdı.
Ormana girdiler.
Biz ormandayız.
Bu orman perili.
O, ormandadır.
Tom ormandadır.
Tom ormanda kayboldu.
Hayat dolu bu ormanın bereketli yaşamı
Ben ormanda kayboldum.
- Vahşi hayvanlar ormanda yaşarlar.
- Yabani hayvanlar ormanda yaşar.
Ormanda yağmur yağdı.
Ormanda tek başına yaşıyor.
Kurtlar ormanda geziniyor.
Bana bir buket çiçek sundu.
Çocuklar ormanda kayboldu.
Pekâlâ, ormana doğru ilerleyeceğiz.
Ormanda yaşayan bir fil ailesi.
Mantarlar ormanın geri dönüşümcüleridir.
Ormandaki bu parlak yeni şeyi fark etti.
...mükemmel görünüyordu.
Sisli ormanda yavaşça gözden kayboldu.
Bu ormanda hiç kuş yok.
O, büyük bir demet çiçek taşıyarak geldi.
Bu ormanda hiç porsuk yok.
Bu ormanda birçok ağaç var.
Ağaçlar onun ormanı görmesine izin vermezler.
O, ormanda tek başına yaşar.
Alaska ormanlarında mahsur kalır.
Ve onu alıp puslu ormanın derinliklerine götürdü.
Durup ormanla bütünleştim
Ormandan odun toplamaya çalıştılar.
Ormanda biraz yolumu kaybettim.
Tom ormanda onu korkutan bir şey gördü.
Geceleri ormanın derinlikleri çok tehlikeli olduğu için
Yuvasından çıkmış, ormanın kenarında dolaşıyordu.
O ağaçlar nedeniyle ormanı göremiyor.
Tom odaya girdi, bir demet çiçek taşıyordu.
Bu ormanda hayalet varmış.
Bazı yabani tavşanları ormanda görebilirsiniz.
Bu ormanda çok sayıda hayvan görebilirsin.
burada kalıp aşağıya inerek ormana mı ulaşalım?
Ay ışığı, iç içe geçmiş ormandan içeri sızmakta zorlanıyor.
Ama bir süre sonra, farklı orman türleri görüyorsunuz.
Ormandan bir taş atımı mesafede bir ev inşa ettim.
Ormanda kurtlar varsa silahlanın!
Geceleyin, ormanın meyveleri tamamen onlara kalır.
Hava karardıktan sonra ormana gitmekten kaçınmaya çalışıyorum.
Kuşun çığlığı ormanın sessizliğini bozdu.
Bu ağaç, bu ormandaki en uzun ve en yaşlı olanıdır.
Tom ve Maria, mantar toplamak için ormana gittiler.
bunu yaparsan ormanın tüm sürecine müdahale etmiş oluyorsun.
O, ormanda tek başına yaşar.
Sürücüsü sola ve ormana doğru büyük bir hata gibi göründü.
Ya çürüyen etin bir kısmını alıp ormanda tuzak kurar
Ya çürüyen etin bir kısmını alıp ormanda tuzak kurar
Kalın ağaç örtüsünün altında büyümeyen taze çimenle dolu burası.
çok özel bir yer buldum. Çünkü orman, dalgaların etkisini azaltıyor.
Ya da, çok kalabalık olmayan yerlere gitmeye çalışıyorum, ormanda yürümek gibi.
Ormanda büyük avların peşinde koşmaktan çoğu zaman iyidir.
Ormandaki renk harmonisine hayran kaldığımı hatırlıyorum
Şehir, ormandaki evlerinin etrafını sardıkça... ...sokaklarda hayatta kalmanın yollarını öğreniyorlar.
Serçeden korkan darı ekmez.