Translation of "Brandt" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "Brandt" in a sentence and their turkish translations:

Hout brandt.

Ahşap yanar.

Mijn keel brandt.

Boğazım yanıyor.

Hout brandt gemakkelijk.

Ahşap kolaylıkla yanar.

De kachel brandt.

Soba yanıyor.

Het bos brandt.

Orman yanıyor.

Er brandt iets.

Bir şey yanıyor.

De boom brandt.

Ağaç yanıyor.

Papier brandt gemakkelijk.

Kağıt kolaylıkla tutuşur.

Papier brandt snel.

Kağıt hızlı yanar.

Het vuur brandt.

- Alev yakıyor.
- Ateş yakar.

Spotters huisje brandt ook.

Gülme komşuna gelir başına.

Droog hout brandt goed.

Kuru ahşap iyi yanar.

Dat betekent dat het goed brandt.

Bu iyi yanacağı anlamına geliyor.

Zwavel brandt met een blauwe vlam.

Sülfür mavi bir alevle yanar.

Waarschijnlijk brandt ze in de hel.

O galiba cehennemde yanıyor.

Dat brandt wel even. We gaan naar binnen.

Bu bir süre daha yanmaya devam edecektir. Pekâlâ, içeri girelim.

...want katoen brandt helder, maar niet erg lang.

Çünkü pamuk iyi yansa da uzun süreli yanmaz.

Wie zijn billen brandt, moet op de blaren zitten.

Poposu yanan kişi kabarcıkların üstünde oturmak zorundadır.

Dat was een slecht idee. Katoen brandt niet erg lang.

Tamam, bu kötü bir fikirdi. Pamuk çok uzun süre iyi yanmıyor.

Het wordt hier moeilijker ademhalen. De fakkel brandt ook lang niet zo helder meer.

Burada nefes almak da zorlaştı. Bu meşale de artık çok ışık yaymıyor.

Wat is het verschil tussen een viool en een piano? Een piano brandt langer.

Keman ve piyano arasındaki fark nedir? Piyano daha uzun süre yanar.