Translation of "Dieren" in Turkish

0.020 sec.

Examples of using "Dieren" in a sentence and their turkish translations:

Allerlei dieren.

Her türlü hayvan var.

Dieren lopen.

Hayvanlar koşar.

dieren werden mogelijk.

hayvanlar mümkün oldu.

Vooral wilde dieren.

Özellikle vahşi hayvanlara karşı.

Paarden zijn dieren.

Atlar hayvandır.

Dit zijn dieren.

Bunlar hayvanlar.

Alle paarden zijn dieren, maar niet alle dieren zijn paarden.

- Bütün atlar hayvandır ama bütün hayvanlar at değildir.
- Tüm atlar hayvandır ama tüm hayvanlar at değildir.

Hij houdt van dieren.

O hayvanları sever.

Dieren zijn geen speelgoed!

Hayvanlar oyuncak değildir!

Draken zijn denkbeeldige dieren.

Ejderhalar hayali hayvanlardır.

Honden zijn trouwe dieren.

Köpekler sadık hayvanlardır.

Voer geen wilde dieren.

Vahşi hayvanları beslemeyin.

Paarden zijn gevaarlijke dieren.

Atlar tehlikeli hayvanlardır.

Ik hou van dieren.

Hayvanları severim.

Panda's zijn mooie dieren.

Pandalar güzel hayvanlardır.

Krokodillen zijn mysterieuze dieren.

Timsahlar gizemli hayvanlar.

Konijnen zijn sociale dieren.

Tavşanlar sosyal hayvanlardır.

Dieren zijn onze vrienden.

Hayvanlar bizim arkadaşlarımızdır.

Rendieren zijn vriendelijke dieren.

Ren geyikleri sıcak hayvanlardır.

Maria houdt van dieren.

Mary hayvanları sever.

Nijlpaarden zijn gevaarlijke dieren.

Suaygırları tehlikeli hayvanlardır.

Alle dieren zijn gelijk, maar sommige dieren zijn gelijker dan andere.

Bütün hayvanlar eşittir ancak bazı hayvanlar diğerlerinden daha eşittir.

- Koeien zijn heilige dieren in India.
- In India zijn koeien heilige dieren.

Hindistan'da inekler kutsal hayvanlardır.

Zowel voor dieren als mensen,

Hayvanlar için de insanlar için de,

Het zijn echt geweldige dieren.

Son derece muhteşem bir hayvan.

Ze is dol op dieren.

O, hayvanlara düşkündür.

Dieren handelen volgens hun instinct.

Hayvanlar içgüdüsel olarak hareket eder.

Tom houdt erg van dieren.

- Tom hayvanları çok sever.
- Tom hayvanları çok seviyor.

Niet alle dieren zijn wild.

- Her hayvan vahşi değildir.
- Tüm hayvanlar vahşi değildir.

Dieren wonen in het bos.

Hayvanlar ormanda yaşar.

Paarden zijn zeer gevoelige dieren.

Atlar çok hisli hayvanlardır.

Hij weet veel over dieren.

O, hayvanlar hakkında çok şey bilir.

Paarse haaien zijn gevaarlijke dieren.

Mor köpek balıkları tehlikeli hayvanlardır.

Ik hou niet van dieren.

Ben hayvanları sevmem.

Niet alle dieren eten hooi.

Bütün atlar saman yemez.

Sommige dieren veranderen van geslacht.

Bazı hayvanlar cinsiyet değiştirir.

De dieren volgen hun instinct.

Hayvanlar kendi içgüdülerini izlerler.

De anatomie van huidige dieren bestudeerden

fosil kayıtlarıyla karşılaştırdığımız

...geeft de nacht dieren bijzondere uitdagingen...

gece, hayvanların önüne olağanüstü zorluklar çıkarıyor.

...geeft de nacht dieren uitzonderlijke uitdagingen...

...gece, hayvanların önüne olağanüstü zorluklar çıkarıyor.

Jungles van beton, vijandig voor dieren.

Vahşi yaşama düşman, betondan ormanlar.

Ik lees een boek over dieren.

Hayvanlar hakkında bir kitap okuyorum.

Hij weet veel over wilde dieren.

- O vahşi hayvanlar hakkında çok şey bilir.
- Vahşi hayvanlar konusunda bilgisi çoktur.

In het bos leven wilde dieren.

- Vahşi hayvanlar ormanda yaşarlar.
- Yabani hayvanlar ormanda yaşar.

Er zijn zeldzame dieren in Australië.

Avustralya'da nadir hayvanlar var.

In Alaska wonen miljoenen wilde dieren.

Alaska'da milyonlarca vahşi hayvan yaşıyor.

Ze bleef verhalen over dieren schrijven.

O, hayvanlar hakkında hikayeler yazmaya devam etti.

Dit kan het gedrag van dieren veranderen,

Bu bazen hayvanın davranışını değiştiriyor

Dit is waar dieren in verstrikt raken.

Bu hayvanların da yakalandıkları bir şey.

De dieren voeden zich vlakbij de oppervlakte,

Hayvanlar yüzeye yakın besleniyor,

Volgapparatuur via satellieten op dieren als haaien

Köpekbalığı gibi hayvanlar için uydu izleme cihazları

De dieren zijn erg exotisch en vreemd.

Bu hayvanlar son derece egzotik ve garip.

Enkele mensen hebben zeldzame dieren als huisdier.

- Bazı insanlar evcil hayvanlar olarak nadir bulunan hayvanları beslerler.
- Bazı insanlar egzotik hayvanları evcil hayvan olarak beslerler.
- Kimileri egzotik hayvanları evcil hayvan olarak besler.
- Kimi insanlar acayip hayvanları evcil hayvan edinirler.

Hij houdt van alle dieren, behalve paarden.

Atlar hariç tüm hayvanları sever.

Laat de dieren uit de kooi vrij.

Hayvanlara kafesten özgürlük.

Er zijn veel dieren in het park.

Parkta çok sayıda hayvan vardır.

Dit ijs heeft veel prehistorische dieren gefossiliseerd.

Buz birçok tarih öncesi hayvanlar fosilleştirdi.

Ik haat het, dieren te zien lijden.

Hayvanların acı çektiğini görmekten nefret ederim.

- Ik ben bang voor wilde dieren.
- Ik heb schrik van wilde beesten.
- Ik ben bang van wilde dieren.

Vahşi hayvanlardan korkarım.

Van levende dieren die afstammen van de dinosauriërs.

incelediğimizi söylemenin havalı bir yolu.

Ze verkochten zelfs de dieren in de dierentuin.

hayvanat bahçesindeki hayvanları bile sattılar.

In jongvolwassen dieren is nicotine een bekende neurotoxine;

Yavru hayvanlarda nikotin iyi yapılanmış, sinirlere zarar veren bir toksin.

Wie wint de prijs? Dieren zijn niet gelijk.

Ödülü kim kazanacak? Her hayvan eşit doğmaz.

Niet alleen dieren worden beïnvloed door de maan.

Ay'dan etkilenen tek şey hayvanlar değil.

De meeste dieren hier zijn klein en lenig.

Buradaki çoğu yaratık ufak ve çeviktir.

Omdat ik veel geef om deze fantastische dieren.

çünkü bu harika hayvanlar benim için çok önemli

Je begint langzaam om alle dieren te geven.

Yavaş yavaş tüm hayvanları önemsemeye başlıyorsun.

Je voelt hoe kwetsbaar deze wilde dieren zijn.

Bu vahşi hayvanların hayatlarının ne kadar hassas olduğunu fark ediyorsun.

De leeuw wordt de koning der dieren genoemd.

Aslan hayvanların kralı olarak adlandırılır.

De leeuw is de koning van de dieren.

Aslan hayvanların kralıdır.

De dieren worden gehouden in zeer kleine kooien.

Hayvanlar çok küçük kafeslerde tutuluyor.

Er zijn veel dieren verdronken bij de overstroming.

Birçok hayvan selde boğuldu.

Dit is een plek waar dieren worden begraven.

Burası hayvanların gömüldüğü bir yerdir.

...en me twee dieren helpen vinden die we zochten.

ve aradığımız iki yaratığı bulmamda bana yardımcı oldunuz.

Maar voor sommige dieren gaat de verandering te snel.

Ama bazı hayvanlar için değişime ayak uydurmak zor.

Dus we moeten zo veel mogelijk giftige dieren vangen.

Olabildiğince fazla sayıda zehirli yaratık yakalamaya çalışacağız.

Veel dieren scheiden sterke geuren af tijdens het paarseizoen.

Çiftleşme sezonunda birçok hayvan güçlü güzel kokular çıkarır.

Er zijn veel dieren te zien in dit bos.

Bu ormanda çok sayıda hayvan görebilirsin.

Je zou deze dieren uit hun kooien moeten bevrijden.

Bu hayvanları kafesten serbest bırakmalısın.

Ik kan er niet tegen dieren te zien lijden.

Hayvanları acı çekerken görmeye dayanamıyorum.

Maar sommige dieren gebruiken de nacht in hun voordeel. JUNGLENACHTEN

Öte yandan bazı hayvanlar geceyi avantaja çevirir. YAĞMUR ORMANLARINDA GECE

De schreeuwen van verborgen dieren die in het donker communiceren.

Karanlıkta iletişim kuran gizli hayvanların çağrıları bunlar.

De meeste dieren bezoeken steden alleen om eten te zoeken.

Çoğu hayvan, şehirleri yiyecek bulmak için ziyaret eder.

Nadat hij meer dan 30 jaar met deze eeuwenoude dieren werkte...

Bu kadim hayvanlarla neredeyse 30 yıl çalışmış

Dus dit is zo'n val... ...ontworpen om kleine dieren te vangen.

Pekâlâ, bu küçük hayvanları yakalamak için tasarlanmış bir tuzak.