Examples of using "Vol" in a sentence and their turkish translations:
- Tokum.
- Ben tokum!
- Sık dişini.
- Kendini bırakma.
- Dayan.
Midem dolu.
Beynim dolu.
Midem dolu.
Tüm otobüsler dolu.
Öyle bir dünya ki, tuhaf yaratıklar...
- Tokum.
- Ben tokum!
Tom toktur.
Evren sırlarla dolu.
- Hoverkraftım müren dolu.
- Hoverkraftım yılanbalığı dolu.
Korku... ...ve hayret dolu...
Hayat doludurlar.
ve zehirli çöl yaratıklarıyla dolu.
Fincan doludur.
Restoran dolu.
Bardağım dolu.
Midem dolu.
Dayan!
Japonya sürprizlerle dolu.
Geleceğin olasılıklarla dolu.
Söylemesi biraz zor.
Balık iyi proteinlerle, iyi enerjiyle doludur
Balık iyi proteinlerle, iyi enerjiyle doludur
Bu şeyin içi yağla dolu.
Bu sınır, geçirgen.
Hem oşinografik, hem de atmosferik
İnsanı ürküten seslerin...
Bu salon insanlarla doluydu.
Kova suyla doluydu.
O, her zaman fikirlerle dolu.
Üzgünüm, uçuş dolu.
Bardak süt doludur.
Dünya aptallarla dolu.
Bir karpuz suyla doludur.
Otobüs tamamen doluydu.
Orman ağaçlarla dolu.
bu en önemli sorun olarak görülür.
- Hayır, teşekkürler. Tokum.
- Hayır, teşekkür ederim. Tokum.
Restoran dolu değildi.
Hafızam doluyor.
Şehir turistlerle dolu.
Elim çok dolu!
Otel yabancı dolu.
Bu çayır kurbağa doludur.
Bahçemiz otlarla dolu.
Restoran her zaman tıka basa doludur.
Göl balık dolu.
- Bu restoran her zaman kalabalıktır.
- Bu restoran her zaman kalabalık.
Yollar çukurlarla dolu.
Sürdürülemez.
Ama çok uzun sürdüremiyor.
ve zehirli çöl yaratıklarıyla dolu.
çünkü küçük tabaklarda olunca daha dolu görünüyor
- Kova su ile dolu.
- Kova su dolu.
Oda mobilya ile doluydu.
O doyuncaya kadar yer.
Benim sabit disk neredeyse dolu.
Kutu çilek doluydu.
Hayat niçin o kadar acı dolu?
Duvar, yazılarla kaplıdır.
Ahır saman dolu.
Bu mağara yarasalarla dolu.
Daha fazla dağınıklık ile hayatımızı darmadağın ediyoruz.
Dal, yapraklarla doludur.
Ama bizi buraya kadar getirmeniz harika bir başarı. Biraz dayanın.
Yok, yeter. Doydum.
O hâlâ enerji dolu.
Bahçe mor zambaklarla doluydu.
Lavabo kirli tabaklarla dolu.
O, kitap dolu bir bavulla geldi.
Bahçe güzel sarı çiçeklerle doluydu.
Bahçe sarı çiçeklerle doluydu.
Tarla kır çiçekleriyle dolu.
İnsanlar şiddetten yorgun düşüyorlardı.
Onlar da patent ofisini meşgul ettiler.
Aynı zamanda yengeçlerle dolu.
Yenebilirler, protein kaynağı olur.
Sizi hasta edebilecek bir sürü şeyle dolu olacaktır.
gelirimizin her yıl ikiye katlandığını, borcumuzun olmadığını,
Ana cadde kimonolu kızlarla dolu.
Oğlunun masum olduğu konusunda ısrar ediyor.
Tom kin ve nefretle Mary'ye baktı.
Bakın gençler, bu çanta armutlarla dolu.
Besleyici yumurtalarla dolu dişileri koklayarak bulur.
Gecenin sıra dışı zorluklar ve benzersiz fırsatlarla dolu olduğunu...
Unutmayın, bu çöl zorlu olacak. Birçok zorlukla dolu.
Onun yüreği sevinç doluydu.
- Benim her yerim ağrıyor.
- Vücudumun her tarafı ağrıyor.