Translation of "‫وحده" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "‫وحده" in a sentence and their turkish translations:

إنه وحده.

O yalnızdır.

وحده المال كان شحيحًا‏.

Tek kıt olan paraydı.

عاش الرجل العجوز وحده.

Yaşlı adam tek başına yaşadı.

- إنه وحيد.
- إنه وحده.

O yalnızdır.

حذرته من الذهاب وحده.

O, onu yalnız gitmemesi için uyardı.

وحده ، انظر إلى ذكاء النملة

yalnız, karıncadaki zekaya bak yahu

خطاب الافتتاح وحده دام ساعة.

Açılış konuşması tek başına bir saat sürdü.

- الله وحده يعلم.
- الله أعلم.

- Sadece Allah bilir.
- Sadece Tanrı bilir.

توم كان وحده في المنزل.

Tom evdeki tek kişiydi.

عليك أن لا تترك الرضيع وحده.

Bebeği yalnız bırakmamalısın.

هل تعتقد أنه قام بالعمل وحده؟

Onun işi kendi başına yaptığını düşünüyor musun?

عادة ما يذهب توم للتبضع وحده.

Tom çoğunlukla tek başına alışverişe gider.

‫توفر الجروف بعض الأمان.‬ ‫لكنه تُرك وحده.‬

Sarp kayalıklar biraz güvenlik sağlıyor. Ama bu kız geride kalıyor.

‫من دونهم، يواجه ليلة خطيرة البرودة وحده.‬

Arkadaş bulamazsa soğukta tek başına tehlikeli bir gece geçirecek.

إذن، لا يقع اللوم على نضوج العقل وحده.

Bu yüzden tek sorumlu gelişmekte olan beyin değil.

قبل أن آتي إلى هنا، ما كنت سأقوله كان الله وحده يعلمه،

Buraya gelmeden önce anlatacaklarımı bir Allah biliyordu,

كان فيلق دافوت الأول وحده 72000 جندي ، بحجم جيش نابليون بأكمله في أوسترليتز.

Yalnızca Davout'un Birinci Kolordusu 72.000 güçlüydü, Napolyon'un Austerlitz'deki tüm ordusu kadar büyüktü.

‫من بين أنواع القردة الكثيرة‬ ‫في "أمريكا" الجنوبية،‬ ‫وحده السعدان الليلي يتحرك بعد حلول الظلام.‬

Güney Amerika'daki birçok maymun arasından... ...sadece gece maymunları geceleri harekete geçer.