Examples of using "وحده" in a sentence and their turkish translations:
O yalnızdır.
Tek kıt olan paraydı.
Yaşlı adam tek başına yaşadı.
O yalnızdır.
O, onu yalnız gitmemesi için uyardı.
yalnız, karıncadaki zekaya bak yahu
Açılış konuşması tek başına bir saat sürdü.
- Sadece Allah bilir.
- Sadece Tanrı bilir.
Tom evdeki tek kişiydi.
Bebeği yalnız bırakmamalısın.
Onun işi kendi başına yaptığını düşünüyor musun?
Tom çoğunlukla tek başına alışverişe gider.
Sarp kayalıklar biraz güvenlik sağlıyor. Ama bu kız geride kalıyor.
Arkadaş bulamazsa soğukta tek başına tehlikeli bir gece geçirecek.
Bu yüzden tek sorumlu gelişmekte olan beyin değil.
Buraya gelmeden önce anlatacaklarımı bir Allah biliyordu,
Yalnızca Davout'un Birinci Kolordusu 72.000 güçlüydü, Napolyon'un Austerlitz'deki tüm ordusu kadar büyüktü.
Güney Amerika'daki birçok maymun arasından... ...sadece gece maymunları geceleri harekete geçer.