Translation of "يعلم" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "يعلم" in a sentence and their turkish translations:

توم لا يعلم

Tom bilmiyor.

هو لا يعلم.

O bilmiyor.

توم يعلم ذلك

Tom onu biliyor.

يعلم فاضل الكثير.

Fadıl çok fazla biliyor.

- لا أحد يعلم.
- لا أحد يعلم
- لا أحد يعرف.

Kimse bilmiyor.

إنه لم يعلم بذلك .

Onu bilmiyordu.

- من يدري؟
- من يعلم؟

Kim bilir?

هو يعلم أنني أحبّه.

O, onu sevdiğimi biliyor.

هل يعلم ما فعلت؟

O ne yaptığını biliyor mu?

هل يعلم توم عنها؟

Tom bunu biliyor mu?

على أي حال ، هو يعلم

Vardır her halde bir bildiği

يبدوا لي أنه يعلم السر

Onun sırrı bildiğine dair izlenimim var.

لا أحد يعلم ماذا يقول.

Hiç kimse ne söyleyeceğini bilmiyor.

- الله وحده يعلم.
- الله أعلم.

- Sadece Allah bilir.
- Sadece Tanrı bilir.

هل يعلم والداك بانك هنا؟

Annen ve baban senin burada olduğunu biliyorlar mı?

توم يعلم أنني في البيت

Tom evde olduğumu biliyor.

أظن أن توم يعلم لماذا

Sanırım Tom nedenini biliyor.

يعلم توم بحبّ ماري له.

- Tom Mary'nin onu sevdiğini biliyor.
- Tom, Mary'nin onu ​​sevdiğini bilir.

لا أحد يعلم عن مكانه.

Hiç kimse onun nerede olduğunu bilmiyor.

لا أريده أن يعلم الحقيقة.

Onun gerçeği bilmesini istemiyorum.

"سائق هذه المركبة لا يعلم شيئًا...

Londra hakkında hiçbir şey bilmiyor ama yolu tarif ederseniz mutlu olur.''

‫فإنه يعلم أنها ليست قاتلة بالفطرة.‬

ve katil doğmadıklarını biliyor.

فهو يعلم بأن النقانق طيبة المذاق،

Sosisin lezzetli olduğunu biliyor

لا أحد يعلم بما أشعر به.

Ne hissettiğimi kimse bilemez.

لا أحد كان يعلم ماذا يقول.

- Hiç kimse ne söyleyeceğini bilmiyordu.
- Kimse ne söyleyeceğini bilmiyordu.

- يعلّم اللغة العربية.
- هو يعلم العربيه

O, Arapça öğretiyor.

توم فائق الجمال وهو يعلم ذلك.

Tom oldukça yakışıklı ve o bunu biliyor.

لا يريد جمال أن يعلم هذا.

Jamal o konuyu bilmek istemiyor.

كان فاضل يعلم أنّه في خطر.

Fadıl kendisinin tehlikede olduğunu biliyordu.

من يعلم ما قد يحص غدًا؟

Yarın ne olabileceğini kim bilir?

من يعلم ما قد يحصل مستقبلًا؟

Gelecekte ne olabileceğini kim bilir?

- كان سامي يعلم.
- علم سامي بالأمر.

Sami biliyordu.

كان سامي يعلم من هجم عليه.

Sami ona kimin saldırdığını biliyordu.

لم يعلم سامي ماذا كان يعمل.

Sami ne yapıyor olduğunu bilmiyordu.

لم يعلم سامي من كان يطارده.

Sami onu kimin gizlice takip ettiğini bilmiyordu.

إذا كان مقتنع بإصرار أنه يعلم بالفعل."

en zeki adama açıklanamaz."

والمعلم يؤلم أن يعلم هؤلاء الناس شيئا

ve öğretmen canı çıkıyor bu insanlara bir şey öğretebilmek için

حيث يعلم الأطفال المنحدرين من أُسر محرومة

hayatı nasıl tasarlayacaklarını öğreten ''Play For Tomorrow''

هو يعلم العربية في الولايات المتحدة الأمريكية.

O Amerika Birleşik Devletlerinde Arapça öğretiyor.

هل من أحد يعلم كيفية القيام بهذا؟

Buradaki birisi bunun nasıl yapılacağını biliyor mu?

من الممكن أن يعلم توم أنّنا هنا.

Tom burada olduğumuzu bilebilir.

توم لم يكن يعلم كيفية الشكر بالفرنسية.

Tom Fransızcada teşekkürlerini nasıl ifade edeceğini bilmiyordu.

لا أحد يعلم بالضّبط أين هي ليلى.

Hiç kimse Leyla'nın tam olarak nerede olduğunu bilmiyor.

لم يكن سامي يعلم أنّ ليلى مسلمة.

Sami Leyla'nın Müslüman olduğunu bilmiyordu.

لم يعلم سامي أبدا أنّ ليلى مسلمة.

Sami Leyla'nın Müslüman olduğunu hiç bilmiyordu.

كان سامي يعلم أنّ المسلمين أناس عاديّون.

Sami Müslümanların senin benim gibi insanlar olduğunu biliyordu.

لكن جميعنا يعلم بأن "ضياع" هو مكان أيضًا.

Eninde sonunda kaybolmanın da bir yer olduğunu anlıyoruz.

ولكن لا يعلم الكثيرون لماذا قام كارفر بذلك.

Ama Carver'ın bunu neden yaptığını herkes bilmez.

‫يكاد يبلغ أشد الإرهاق.‬ ‫لكنه يعلم أنها قريبة.‬

Yorgunluktan çatlamak üzere. Ama biliyor ki dişi yakında.

لا أحد يعلم حقاً كيف يبدو الطبق الطائر .

UFO'nun neye benzediğini gerçekten kimse bilmiyor.

يعلم الجميع أن اثنين زائد اثنين تساوي أربعة.

İki kere ikinin dört yaptığını herkes bilir.

لم يكن توم يعلم بتاتا أنّي سأكون هنا.

Tom'un burada olacağıma dair hiçbir fikri yoktu.

لم يشأ سامي أن يعلم والديه باعتناقه الإسلام.

Sami Müslüman olduğunu anne-babasının öğrenmesini istemedi.

كان سامي يعلم أنّ تلك النّافذة لا تُقفل.

Sami pencerenin kilitli olmadığını biliyordu.

والله يعلم أن أمريكا هي الأفضل على الإطلاق فيه.

ve Amerika bunda kesinlikle en iyisi.

ومع ذلك، فإن معظمنا يعلم أن ذلك غير صحيح.

Ancak, çoğumuz bunun doğru olmadığını biliyoruz.

لا يعلم إن كانت هذه الشجرة حقيقية أم لا.

O ağacın gerçek olup olmadığını bilmiyor.

هذا الصمام يُفترض أن يدوم ٣٠ عام من يعلم ؟

Kalp kapakçığının 30 yıl idare etmesi bekleniyor ama kim bilir ki?

توم لم يكن يعلم كيفية ركوب الدراجة الهوائية حينها.

Tom o zaman bir bisiklete nasıl bineceğini bilmiyordu.

لم يعلم فاضل إن كانت ليلي حيّة أم ميّتة.

- Fadıl, Leyla'nın hayatta olup olmadığını bilmiyordu.
- Fadil , Layla hayatta mı deil mi bilmiyordu

لم يكن سامي يعلم ما كان في حقنة ليلى.

Sami, Leyla'nın iğnesinin içerdiğini bilmiyordu.

كان سامي يعلم أنّ ليلى لم تكن في خطر.

Sami, Leyla'nın tehlikede olmadığını biliyordu.

نحن نعتقد جميعاً أننا نعلم، ونعتقد جميعاً أن الجميع يعلم،

Hepimiz bunu bildiğimizi ve diğer herkesin de bildiğini sanıyoruz

علم حنبعل بحركتهم حتى قبل أن يعلم سيرفيليس بهزيمة فلامينيوس

Hannibal ordunun kendisine yaklaştığını, Servilius henüz Flaminius'un kaybettiğini öğrenmeden öncesinde biliyordu.

لم يكن أحد يعلم بأننا نعمل على حل هذه المشكلة

Bu problem üzerinde çalıştığımızı bilen yoktu

توم يعلم تماما أنه لا ينبغي عليه أن يفعل هذا.

- Tom onu yapmaması gerektiğini kesinlikle biliyor.
- Tom onu yapmaması gerektiğini kesinlikle bilir.

كان فاضل يعلم أنّ الشّرطة ستكون في الطّريق إلى هناك.

Fadil polisin yolda olacağını biliyordu.

لم يكن سامي يعلم أنّه كان هناك مسلمون في منغوليا.

Sami Moğolistan'da Müslüman olduğunu bilmiyordu.

بغض النظر عن اختياره، لن يعلم الرومان بحركته في وقت مبكر فحسب،

Hangisini seçerse seçsin, sadece Romalılar yaptıklarından öncesinde haberdar olmayacaktır,

لايبزيغ - فقد كان يعلم أنه لا توجد جسور كافية للجيش للتراجع بأمان ،

- ordunun güvenli bir şekilde geri çekilmesi için yeterli köprü olmadığını biliyordu,

لم يكن يأمل في الإنقاذ ، كان يعلم أنه ليس لديه أي أمل.

Kurtulmayı ummuyordu, hiç ümidi olmadığını biliyordu.

وليس قيادة الجيش ، كما كان يعلم جيدًا. عندما ورث قيادة الجيش الإيطالي لفترة وجيزة عام 1797 ،

, personel işi ve idaresi içindi . 1797'de kısa bir süre İtalya Ordusu'nun komutasını devraldığında,

ألمانيا يعلم أنه سوف يخسر حرب استنزاف طويلة ضد الحلفاء، الذين لديهم قدر أكبر من الموارد.

Almanya uzun bir yıpranma savaşını kaybedeceğini bilir daha büyük kaynaklara sahip Müttefikler'e karşı.

تم الترحيب به في الوطن كبطل ، لكن الرئيس جون إف كينيدي كان يعلم أنه إذا كانت الولايات المتحدة

Evde bir kahraman olarak karşılandı, ancak Başkan John F Kennedy, Birleşik Devletler'in

وعسى أن تكرهوا شيئا وهو خير لكم وعسى أن تحبوا شيئا وهو شر لكم والله يعلم وأنتم لا تعلمون.

Hoşunuza gitmeyen bir şey sizin için iyi, hoşunuza giden bir şey de sizin için kötü olabilir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.