Translation of "إنه" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "إنه" in a sentence and their turkish translations:

- إنه يركلني!
- إنه يركلني!!

O bana tekme atıyor!

- إنه وحيد.
- إنه وحده.

O yalnızdır.

- إنه وسيم.
- إنه وسيم جدا.

O, çok yakışıklıdır.

- إنه عبقري.
- إنه ذكي جداً.

- O bir deha.
- O bir dâhi.

- إنه مولع بك.
- إنه مجنون بحبك.

O, senin için deli oluyor.

- إنه رسّام مشهور.
- إنه فنّان مشهور.

O meşhur bir sanatçıdır.

- إنه شخص جيد.
- إنه شخص جيد

- O iyi bir kişidir.
- O iyi bir insan.

- إنه قوي كالحصان.
- إنه قوي كالحصان .

O, bir at kadar güçlüdür.

- إنه مشغول بشيء ما.
- إنه مشغول.
- إنه مشغول بفعل شيء ما.

O bir şey yapmakla meşgul.

إنه جايسون

Bu Jason'dı.

إنه جنوني!

İnsanı çıldırtıyor!

إنه متحف.

Bu bir müze.

إنه خطأ.

Yanlış.

‫إنه زلق.‬

Aynı zamanda kaygan.

إنه بطلهم:

Kahramanları:

إنه تركي

O bir Türk

إنه يقودك

Sizi tahrik ediyor

إنه تهديد.

Bu bir tehdit.

إنه جديد

- O yenidir.
- O yeni.

إنه دورك.

- Sıra sende.
- Sizin sıranız.
- Sıra sizde.

إنه مشغول.

O meşgul.

إنه وحده.

O yalnızdır.

إنه مريض.

O hasta.

إنه المساء

Geceydi.

إنه بريطاني.

O İngiliz.

إنه يأكل.

- O yiyor.
- O yemek yiyor.

إنه وسيم.

O çok güzel.

إنه غاضب.

O öfkeli.

إنه سر.

O bir sır.

إنه طبيب.

- O bir doktor.
- O bir doktordur.

إنه كتابك.

O senin kitabındır.

إنه قوي.

O güçlüdür.

إنه اختلاف.

O bir anlaşmazlıktı.

إنه والدي.

O benim babam.

إنه لطيف.

O sevimlidir.

إنه عمل، إنه عمل شاق بشكل جميل،

Çalışmak, sıkı çalışmak,

- إنه الخيار الوحيد لديهم.
- إنه خيارهم الوحيد.

Bu onların tek seçeneği.

- إنه يجهز نفسه للإمتحان.
- إنه يستعد للامتحان.

O sınava hazırlanıyor.

- إنه فرنسي.
- إنه من فرنسا.
- هو فرنسي

O, Fransızdır.

- إنه يحب الصيد.
- إنه يحب صيد الأسماك.

O balık tutmayı seviyor.

- إنه رجل أناني جدا.
- إنه شخص أناني للغاية.

O, çok bencil bir kişidir.

- إنه يسكن في طوكيو.
- إنه يعيش في طوكيو.

O, Tokyo'da yaşıyor.

إنه برنامج مدهش.

Bu inanılmaz bir program.

إنه تغيير مهم

Bu değişiklik önemlidir.

إنه نزعة نظامية

Bu, yalnızca inandığımız şeyleri

إنه خطير جداً.

Çok tehlikeli.

إنه مشكل حضاري

Özellikle bekârete değer veren bir kültürde,

حسناً، إنه هيكل

Problem çözmenin

"إنه طويل جدًا"

"Bu çok uzun,"

إنه شيء جميعنا

Bu, herkesin gerçekleştirmek için

إنه نقطة قوتي،

Bu, benim gücüm

‫إنه الآن مُعد.‬

Artık hazır.

‫إنه سريع للغاية.‬

Çok hızlı.

إنه بدأ للتو".

Her şey daha yeni başladı."

إنه ينفجرُ إشعاعًا.

Radyasyon yayıyordu.

إنه لأمر مذهل.

Bu sıra dışı bir şey.

إنه عن النظر

Bakmakla ilgili

إنه عالم مختلف

Bu farklı bir dünya.

إنه عدد هائل.

Bu sarsıcı bir rakam.

إنه خط رفيع.

Arada çok ince bir çizgi var.

إنه يغازلُ الصوت.

Adeta ses ile flört ediyor.

إنه مبنى مكتبة.

Bu bir kütüphane,

إنه العكس تمامًا.

Tam tersidir.

إنه لا يطاق.

Sürdürülemez.

‫إنه يحب اللحم.‬

Etin tadını almış bir kere.

‫إنه ذكر منافس.‬

Rakip bir erkek.

‫إنه اكتشاف جديد.‬

Bu, yeni bir keşif.

‫إنه بارد الدماء.‬

Soğukkanlı.

إنه مضغوط جدًا

Oldukça kompakt,

إنه ليس فيه

o yoklar içerisinde

إنه سؤال بسيط،

Bu basit bir soru

إنه دونالد ترامب

o Donald Trump

إنه يصرخ كثيراً.

O çok bağırıyor.

إنه مريض جداً.

O, çok hastadır.

إنه أمر سهل.

Onu yapmak çok kolay.

إنه سهل جدا.

O çok kolaydır.

إنه يحب القطارات.

O trenleri sever.

إنه يعرفنا جيداً.

O bizi çok iyi tanır.

إنه يكره نانسي.

- O Nancy'den nefret ediyor.
- Nancy'den nefret ediyor.

إنه يوم جميل.

Güzel bir gün.

إنه يتكلم الإنجليزية.

O, İngilizce konuşuyor.

إنه يوم بارد

Bugün hava soğuk.

إنه في مكتبته.

O, kütüphanesindedir.

إنه يتصرف بغرابة.

O garip davranıyor.

إنه قوي كالحصان.

O, bir at kadar güçlü.

إنه جبان كالأرنب.

O, bir tavşan kadar ürkek.

إنه يتيم حرب.

O, bir savaş yetimidir?

إنه خطير للغاية.

Çok tehlikeli.

إنه لاعب تنس.

O bir tenis oyuncusu.

إنه يزعجني حقا.

Beni gerçekten rahatsız ediyor.

إنه يوافقني الرأي.

O, benim fikrimi kabul ediyor.

إنه وسيم جدا.

O, son derece yakışıklıdır.

إنه يأكل تفاحة.

O bir elma yiyor.

إنه يوظف خادمة.

O, bir hizmetçi çalıştırıyor.

إنه دوري الآن.

Şimdi benim sıram.