Examples of using "الذهاب" in a sentence and their turkish translations:
- Gidebilirsin.
- Gidebilirsiniz.
Ben gitmek istiyorum.
Yaya gitmeyi otobüsle gitmeye tercih ederim.
Ben hazırım! Gidebilir miyiz?
1453 yılına gidip
Uyumak istiyorum.
- Ben sizinle birlikte gitmek istiyorum.
- Seninle beraber gitmek istiyorum.
- Ben seninle gitmek istiyorum.
Gitmenize gerek yok.
Gitme zamanı.
Trenle gidebilirim.
Gitmek istemeyen insanlar gitmek zorunda değil.
Daha önce hiç gitmediğim bir yere gitmek istedim.
Keşke Japonya'ya gidebilsem.
Avrupa'ya gitmek yerine Amerika'ya gitmeye karar verdim.
Gitmelisin.
Ben oraya gitmek istedim.
Ben nehre gidebilir miyim?
Japonya'ya gitmek istiyorum.
Hawaii'ye gitmeyi diliyorum.
Şimdi gitmeliyim.
Uyumam lazım.
Oraya gönderildim.
Ben tuvaleti kullanabilir miyim?
O, onu yalnız gitmemesi için uyardı.
Daha yavaş gitmeye çalış.
Gitmek istemedim.
AVM veya pazar alışverişleri...
Üniversiteye gitmemek hapis demekti.
"Paulie, sinemaya gitmek ister misin?"
gidebileceğim birçok okul var.
Dünya genelinde ve zaman içerisinde bireysel seviyede neler oluyor?
...şehre akma vakti geldi.
çok gidemiyorduk yaşımız küçük annemiz çok izin vermiyordu
kolayca git manasına gelen
Tom okula gitmekten nefret ediyor.
Partiye gitmek zorundasın.
Tom Avustralya'ya gitmek istiyor.
Sahillere gitmek güvenli mi?
Dağlara gitmeyi düşünüyorum.
Şimdi eve gidebilir miyim?
Tiyatroya gitmemizi önerdi.
Tom terk etmek zorunda değildi.
Yatmaya gitsen iyi olur.
Sinemaya gitmek ister misiniz?
Tiyatroya gitmekten hoşlanıyor musun?
Tuvalete gitmek zorundayım.
O kadar erken gelmemize gerek yoktu.
Mahallelere kendim gitmek zorunda kaldım.
ve derhal hastaneye gelmem gerektiğini söyledi.
Ben ve kız kardeşlerim ona yardım ediyoruz.
sanki ayda ki git gel gibi ama birazcık fazla çekildi bu
Tarlaya tek başına gidebiliyorken
oraya gittikten sonra geri gelecek mi?
Hiç kimse oraya gitmek istemiyor.
Yatmadan önce pencereyi kapat.
Gitmelisin.
Üçüncü seçenek, tam Hollywood'a gitmek olacaktı
Tom sinemaya gitmek istemedi.
Kendim gitmek yerine bir hediye gönderdim.
Kendim gitmek yerine bir mektup gönderdim.
İstediğin yere gidebilirsin.
Şiddetli yağmur balık tutmaya gitmemizi engelledi.
Ara sıra plaja gitmeyi sever.
Tom oraya gitmek istemedi.
Kendi kendime oraya gitmekten çok korkuyorum.
Keşke konsere gidebilsem.
ve her çocuğun okula gitme hakkı olduğuna inanıyorsunuz?
Bizde o dönemde ise tek başına bile gidebiliyordu
engellediği güneş ışınları nereye gidiyor o zaman?
Her gün gidip kontrol etmeye devam ettim.
Niçin oraya gitmek istediğini bana söyle.
Yatmaya gitmek zorundayım.
Bayan Smith kente gitmemi istedi.
- Yatmadan önce bira içmeyin.
- Yatmadan önce bira içme.
Ama bu doğru o Almanya'ya gitmek istedi?
Telefon çaldığında dışarı çıkmak üzereydim.
Tünel yoluyla mı gitmek istiyorsun?
Tom'a hazır olduğunda gidebileceğini söyle.
Tom hemen yatmak istiyor gibi görünmüyor.
Ne zaman gidelim?
Şimdi gitmek zorunda olduğumu anlamak zorundasın.
En sevdiğim müzeye ailemle gitmemeye karar verdim.
İşe atla gitmek veya çevirmeli telefon kullanmak gibi bir şey olur.
sadece bilimsel araştırma amaçlı insanlar gidebilecek
Benimle balığa çıkmaya ne dersin?
- Oraya gitmekten başka yolumuz yoktu.
- Oraya gitmekten başka seçeneğimiz yoktu.
İtalya'ya gitmek istiyorum.
Tom artık okula gitmek istemiyor.
Bu işi bitirdikten sonra eve gidebilirsin.
Şimdi gitmek zorundayım.
Oraya gitmek istediğinden emin misin?
Bizzat Birleşmiş Milletler İklim Konferansı'na,
Binlerce çocuk okula gidemiyordu
Ama nihayetinde devlet üniversitesine giderek
Umduğum kadarıyla istediğiniz yere gidebilirsiniz.