Translation of "ترغب" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "ترغب" in a sentence and their turkish translations:

‫هذا شيء لن ترغب في تجربته.‬

Bu denemek istemeyeceğiniz bir şey.

هل ترغب في بدء مباراة مصارعة؟"

Bir güreş maçı başlatmak ister misin?" der.

أنّت ترغب في تجربة أشياء مُختلفة.

farklı şeyler denemek istersin.

ألا ترغب بمشاهدة فتح اسطنبول مباشرة؟

İstanbul'un fethini canlı canlı izlemek istemez misiniz?

هل ترغب في السفر إلى الخارج؟

Yurt dışına gitmek ister misin?

‫حسناً. هذا شيء لن ترغب في تجربته.‬

Tamam, bu denemek istemeyeceğiniz bir şey.

لذا ترغب بأن تبقي الأمر بسيطًا جدًا

Dolayısıyla, çok hafif olmasını sağlamak lazım.

أنتَ قد ترغب في التحدُث إلى توم.

Tom'la konuşmak isteyebilirsin.

أنتَ ربما ترغب في أن تكون وحيداً.

Muhtemelen yalnız olmak istersin.

إن كنت ترغب في التحدث إلى شخص ما،

Biriyle konuşmak istiyorsanız

‫لن ترغب في أن تدخل هذه الأشواك فيك.‬

Bu dikenlerin size batmasını istemezsiniz.

- هل تود أن تأتي بالداخِل؟
- هل ترغب بالدخول؟

İçeriye gelmek ister misiniz?

‫لن ترغب في أن يتسلّق هذا ساقك.‬ ‫انتبه لخطواتك.‬

Pantolonunuzun paçasından tırmanmasını istemezsiniz. Bastığınız yere dikkat edin.

نسوة لا ترغب بعلاقة حميمة داخل مقصورة على ٧٤٧

daha gelişmiş bir kadın sınıfından biriyle flört etmeye ihtiyacım var.

إذا كنت ترغب في المشاركة يرجى التحديد في قسم التعليقات

paylaşmak isterseniz lütfen yorumlar kısmında belirtin

- هل ترغب في الرقص معي؟
- هل ترغبين في الرقص معي؟

Benimle dans etmek ister misin?

لم تكن ترغب في معرفة أي شيئ عن حياته الشخصية.

O, onun kişisel yaşamı hakkında hiçbir şey bilmek istemiyordu.

إذا كنت لا ترغب في تجربة ذلك ، فيرجى أن تكون حساسًا.

Bunu yaşamak istemiyorsanız lütfen duyarlı olalım lütfen

‫لن ترغب في أن تكون قد تناولت ‬ ‫وجبة غداء دسمة وأنت تهبط هذا.‬

Buradan inmeden önce sıkı bir öğle yemeği yemiş olmak istemezsiniz.

إذا كنت تستطيع أن تختار شخص مشهور أنت ترغب في قضاء الوقت معهُ, من سيكون؟

Birlikte zaman geçirmekten hoşlanacağın ünlü bir kişiyi seçebilsen, bu kim olurdu?

‫ثانياً، تابع السير دوماً إلى الأمام.‬ ‫التقدم الإيجابي إلى الأمام، ‬ ‫حتى عندما لا ترغب في ذلك.‬

İkincisi de, sürekli ilerlemeye devam etmek. Canınız istemese bile emin bir şekilde ileriye gitmelisiniz.

ألا ترغب في الذهاب إلى الماضي قليلاً وأن يقوم جدنا بإغلاق قطعة أرض جميلة من مكان جميل؟

Birazcık geçmişe gidip dedemize güzel bir yerden güzel bir arsa kapattırmak istemez misiniz?

على سبيل المثال ، إذا كنت ترغب في شراء طاولة خشبية منذ خمسة عشر عامًا ، فسيتعين عليك الكتابة إلى Google ؛

Mesela örneğin bundan on beş yıl önce ahşap bir masa almak istiyorsunuz Google'a yazmanız gereken şey şu olurdu ;