Translation of "الخارج" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "الخارج" in a sentence and their turkish translations:

وتدحرجت إلى الخارج.

Dışarı takla attım.

سأقابلك في الخارج.

Ben seninle dışarıda buluşacağım.

رأيتك في الخارج.

Seni dışarıda gördüm.

كنت في الخارج.

Dışarıdaydım.

سأنتظر في الخارج.

Dışarıda bekleyeceğim.

والجزء الخارج هو الحلق.

ve boru kısmını da boğaz olarak düşünebilirsiniz.

من الخارج والداخل، تقسيمنا

Bizi dışarıdan ve yukarıdan bölmek

ستنفعك رحلة إلى الخارج.

Yurt dışında bir gezi size yarar sağlayacaktır.

موسيقى الجاز٬ الى الخارج.

Caz, sende dışarıdasın.

بعد الزواج والاستقرار في الخارج

evlilik yapıp yurt dışına yerleşmesinden sonra

لماذا تريد الدراسة في الخارج؟

- Neden yurtdışında okumak istiyorsun?
- Neden yurtdışında okumak istiyorsunuz?
- Neden yurtdışında öğrenim görmek istiyorsunuz?

لم أكن في الخارج أبداً.

Yurt dışında hiç bulunmadım.

قرر أن يسافر إلى الخارج.

- O, yurt dışına gitmeye karar verdi.
- O, yurtdışına gitmeye karar verdi.

لي صديق يدرس في الخارج.

Arkadaşlarımdan biri yurt dışında öğrenim görüyor.

سنسافر إلى الخارج هذا الصيف.

Bu yaz yurt dışına seyahat edeceğiz.

يسافر أبي إلى الخارج أحياناً.

Babam bazen yurtdışına gider.

توم في الخارج يسقي الأزهار.

Tom dışarıda çiçekleri suluyor.

- تعالَ معي إلى الخارج.
- لنخرج.

Benimle dışarıya gel.

سمعت ليلى ضجّة في الخارج.

- Leyla dışarıda bir ses duydu.
- Leyla dışarıda bir gürültü duydu.

كان سامي ينتظر في الخارج.

Sami dışarıda bekliyordu.

- لم يسبق لأبي أن سافر إلى الخارج.
- لم يسافر أبي إلى الخارج من قبل.
- لم يجرب أبي السفر إلى الخارج قط.

Babam asla yurt dışında bulunmadı.

كم مرة تسافر إلى الخارج عادةً؟

- Yurtdışına ne kadar sıklıkla gidersiniz?
- Ne sıklıkta yurt dışına gidersin?

كم من الوقت أمضيتَ في الخارج؟

Ne kadar süredir yurt dışındasınız?

مبيعات السيارات اليابانية في الخارج جيدة.

Japon arabaları yurt dışında iyi satılır.

هل ترغب في السفر إلى الخارج؟

Yurt dışına gitmek ister misin?

بقي فاضل في الخارج طوال اليوم.

Fadıl bütün gün dışarıda kaldı.

- ذهبت ليلى إلى الخارج.
- خرجت ليلى.

- Leyla dışarı gitti.
- Leyla dışarı çıktı.

من الخارج، تشبه كيسًا كبيرًا قابلًا للنفخ

Dışarıdan bakınca nefes alma sırasında şişen,

يخطط تيد للذهاب إلى الخارج بعد تخرج.

Ted mezuniyetten sonra yurt dışına gitmeyi sabırsızlıkla bekliyor.

كان قادرًا على النضال لأجل قضيته من الخارج.

tutuksuz bir şekilde davası için savaşabiliyor.

السياح اليابانيون في الخارج هم اكبر منفقي النقود .

Yurt dışındaki Japon turistler çok para harcarlar.

هل اتصل بي أحد عندما كنت في الخارج؟

Ben dışardayken beni herhangi biri aradı mı?

"الطقس بارد في الخارج. أين هذا الاحتباس الحراري الآن؟"

"Dışarısı soğuk. Küresel ısınma hani nerede?"

في أحد الأيام نستيقظ من السرير ننظر إلى الخارج

bir gün yataktan bir uyanıyoruz dışarıya bir bakıyoruz

دخله الكبير يمكّنه من السفر كل سنة إلى الخارج.

Onun büyük geliri ona her yıl yurt dışında seyahat etmesini mümkün kılıyor.

توم في الخارج يلعب لعبة الصحن الطائر مع كلبه.

Tom dışarıda köpeği ile frizbi oynuyor.

والتواجد في الخارج له تأثير على الفيروس نفسه أيضا.

Dışarıda olmanın virüsün kendisi üzerinde de bir etkisi var.

- هل الجو حار خارجا؟
- هل الجو حار في الخارج؟

Dışarısı sıcak mı?

أم أنه يغمس في الخارج؟ تمامًا مثل بيئة الفصل الدراسي

yoksa dışarıya mı dalmış? aynı sınıf ortamı gibi

إن العيش في الخارج هو أفضل طريقة لتعلم لغة أجنبية.

Yurt dışında yaşamak bir yabancı dili öğrenmek için en iyi yoldur.

النقطة المهمة هنا هي ألا تكون متساهلًا وأنت في الخارج،

Burada önemli olan dışarı çıktığımızda tedbirli davranmak.

في استمرار القصة ، كم من الأموال باعها هؤلاء المهربون في الخارج

hikayenin devamında bu kaçakçılar yurt dışına kaç paraya satmış

من العدائين أو الدراجين في الخارج هي أقل بكثير مما توقعت.

ya da bisiklet sürenlerden kapma riskinin sandığımdan daha düşük olduğunu fark ettim.

دعوني أخبركم ماذا قد يحدث حقا لعداء أو دراج في الخارج.

Dışarıda yanınızdan geçen bir koşucu ya da bisikletlinin size virüs bulaştırması için

إذا كنت في الخارج ، يتيح لك Surfshark تجاوز قيود الإنترنت المحلية للوصول إلى

. Yurtdışındaysanız, Surfshark , favori sitelere

الشركة البعيدة عن الطابع المؤسسي ، لديها قوانينها الخاصة فقط وهي مغلقة أمام الخارج.

Kurumsallıktan uzak,sadece kendi yasaları olan,dışarıya kapalı bir şirket.

ووجدت أن حادثًا واحدًا فقط تضمن مريضًا التقط العدوى عندما كان في الخارج.

Vakaların sadece biri virüsü dışarıda kapan birini içeriyordu.

‫ثم رأيت سمكة القرش‬ ‫تسبح على السطح الخارج وتتبع رائحتها.‬ ‫وقلت لنفسي: "لا، ذلك الكابوس بأكمله...‬

Köpek balığının etrafında yüzüp kokusunu aldığını gördüm. "Olamaz, yine aynı kâbusu yaşayacağız."

مع أن الرياح لم تكن قوية، وصل عدد قليل من الجزيئات للقميص عندما كان في الخارج،

Hava rüzgarlı olmasa bile, dışarıdayken daha az parçacık tişörtüne ulaştı.