Translation of "شيء" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "شيء" in a sentence and their turkish translations:

شيء

şey

قوموا بعمل شيء، وقولوا أي شيء.

müdahale edin, bir şey söyleyin.

اما كل شيء او لا شيء

Ya hep ya hiç.

لا شيء.

Zilch.

بلا شيء.

yeni bir şey sunamadı.

أي شيء.

Her şey.

شيء اخر

başka bir şey

شيء مهم

Önemli bir şey

أول شيء،

Öncelikle,

‫مستولية على كل شيء وأي شيء معروض.‬

Ellerine ne geçirirlerse alıyorlar.

و لا شيء ذكي. و لا شيء ملهم

Zeki değil. İlham verici değil.

كل شيء -أعني كل شيء- مبني على هذا.

Her şey, tamamen her şey bunun üzerine kurulu.

الرجل الذي لعب كل شيء ولكن كل شيء

her şeyi ama her şeyi oynamış adam

كان هناك كل شيء ما عدا كل شيء

her şey ama her şey vardı

يمكنهم تدمير كل شيء ما عدا كل شيء

her şeyi ama her şeyi yok edebiliyorlar

- هل حصل شيء ما؟
- هل حدث أي شيء؟

- Bir şey mi oldu?
- Bir şey oldu mu?

كل شيء ذهبي

Her şey altından

الدماغ شيء حساس"

Beyin hassas bir şey."

لأنه لا شيء

Çünkü o hiçbir şeydi

لا شيء سلبي.

Olumsuz tek bir yönünden bahsetmedi.

لديهم شيء مشترك،

Ortak bir noktaları var.

وفوق كلّ شيء،

Ama her şeyden çok,

إنه شيء جميعنا

Bu, herkesin gerçekleştirmek için

‫شيء لا يُصدق.‬

Bu inanılmaz.

‫شيء لا يُصدق!‬

Bu inanılmaz!

‫لا يوجد شيء.‬

Hayır, hiçbir şey yok.

لن يتغير شيء،

hiçbir şey değişmeyecek.

لكن شيء أخير:

Ancak son bir şey daha;

وهذا كل شيء.

Hepsi bu.

تسديد شيء بالمقابل.

ödemelerini beklememek.

135 شيء آخر.

ve yaklaşık 135 diğer şeyi.

لا شيء يقاوم

karşı koyacak hiçbir şey yok

حدث شيء لنا

bize bir şeyler oldu

وأساتذة كل شيء

birde herşeyin profesörleri

شيء مثير للاهتمام

bir ilginçlik de

أسمع شيء مثل

gibi bir şeyler duyuyorum sanki

هو شيء عادي

farklılık göstermesi ise zaten normal bir şey

كل شيء يلف.

Her şey başa sarıyor.

يمكنهم حمل شيء

bir şeyi taşıyabiliyorlar

فإنه شيء غريب.

bu garip bir şeydir.

أهذا كل شيء؟

Hepsi bu mu?

كلّ شيء يؤلم.

Her şey can yakar.

انتهى كل شيء.

Her şey bitti.

كل شيء فُقِد.

Her şey kayboldu.

أعرف كل شيء.

Her şeyi biliyorum.

شيء لا يُصدق!

- İnanamıyorum!
- İnanılmaz!

لا شيء يُذكر.

Hiçbir şey hatırlamıyorum.

لم يحدث شيء.

Hiçbir şey olmadı.

أعرف كل شيء .

Her şeyi biliyorum.

الذين يخاطرون بكل شيء، ويضعون كل شيء على المحك،

Bir amaca ulaşmak için

للأسف لم نسجل أي شيء ولكن لا شيء تقريبًا

hiçbir şeyi ama neredeyse hiçbir şeyi kayıt etmemişiz malesef

قال كل شيء ولكن كل شيء مستدير في الكون

Evrende her şey ama her şey yuvarlaktır demiş

- أتريد أن تشرب شيء ما؟
- أتريد شرب شيء ما؟

İçecek bir şey ister misiniz?

- سأعطيك أي شيء إلا هذا.
- سأعطيك أي شيء غير هذا.

Sana bunun dışında bir şey vereceğim.

- روى فاضل للشرطة كلّ شيء.
- أخبر فاضل الشّرطة بكلّ شيء.

Fadıl her şeyi polise anlattı.

قمنا بكل شيء سويًا.

Her şeyi birlikte yaptık.

لا شيء يُضاهي ذلك

Öyle bir şey yok

هذا شيء واضح جدا

Bu, oldukça görünür bir şey.

وهذا شيء مهم حقًا.

İnsanlara davranışlarını değiştirtmek istiyorsanız,

"نعم الإغتصاب شيء فادح،

"Evet, tecavüz yanlış.

"كل شيء بخير الأن"،

her şey gayet güzel.

لم يتغير شيء حقيقة.

aslında hiçbir şey değişmemiş.

‫حسناً، أول شيء: الفراش!‬

Pekâlâ, ilk şey: Döşek!

فنستخدمه لبيع كل شيء.

Her şeyi satmak için onu kullanıyoruz.

والجواب هو كل شيء.

Cevap; çok ilgisi var.

بمثابة شيء يصعب اهماله.

görmezden gelmek zordur.

لكل شيء تاريخ صلاحية،

Her şeyin bir son kullanma tarihi var,

هنا تغيّر كل شيء.

Her şey o zaman değişti.

إنه شيء يصعبُ تفسيره.

Bu anlatmanın kolay olmadığını bir şey.

إنه شيء مثل هذا.

Böyle bir şey oluyor.

‫لكن لا شيء مضمون.‬

Ama onun da garantisi yok.

‫شيء غير متوقع إطلاقًا.‬

Hiç beklenmedik bir durum.

‫انظر، ثمة شيء أسفلها.‬

Bakın, bunun altında bir şey var.

وهذا شيء مهم جداً،

Bu gerçekten önemli,

وهو مثل شيء كبير

ve hızla devasa bir git gel olayı gibi sanki

تحدث عن كل شيء

hepsinden bahsetti

لا يوجد شيء خفي

bilinmezlik sinsilesi hiçbir şey yok

ربما لديهم كل شيء

muhtemelen hepsi vardı

كل شيء لنا ومستقبلنا

Her şey onlar, bizim ve geleceğimiz için

ولكن حدث شيء ما

Ancak bir şey oldu,

‫ثمة شيء مميّز بها.‬

Onun özel bir yanı var.

أشم رائحة شيء عفن.

Çürük bir şeyin kokusunu alıyorum.

لا يوجد شيء هناك.

- Orada bir şey yok.
- Orada hiçbir şey yok.

ركّزت على شيء واحد.

O bir şey üzerinde yoğunlaştı.

لقد أفسدت كل شيء.

Her şeyi mahvettin.

قال لي كل شيء.

O bana her şeyi anlattı.

هل لديك كل شيء؟

Her şeyin var mı?

داروين غيرَ كل شيء.

Darwin her şeyi değiştirdi.

هذأ أسوأ شيء أرتكبتُه.

Bu şimdiye kadar yaptığım en kötü şey.

هل يوجد شيء يُزعِجَك؟

Bir şey seni rahatsız ediyor mu?

هل تغير أي شيء؟

- Herhangi bir şey değişti mi?
- Bir şey değişti mi?

أعطيت توم كل شيء.

Her şeyi Tom'a verdim.